• DOLAR 34.358
  • EURO 37.01
  • ALTIN 2969.88
  • ...

Bugünkü yazımızda ülke insanının siyasi partilerden ortalama beklentilerinden bahsedeceğiz. Yani halkımız siyasi partilerin il başkanlıklarından, adaylardan, yarın milletvekili olacak aday adaylarından ve siyasi parti liderlerinden ne bekliyor?

Ülkemizi yönetebilecek yani seçime girme potansiyelini kazanabilmiş toplamda 11 parti var. Bu partilerin her birinin söylemi faklı olsa da ülke insanı tüm partilerden öncelikle bu millete ihanet etmemelerini bekliyor. Yani milletin düşmanları ile işbirliği içinde olmayan, şeffaf, Hakkı ve adaleti önceleyen bir siyaset bekliyor, istiyor halkımız. Kendine güvenen, ortak aklı kullanabilen, ülkemizi ve insanlığı içinde bulunduğu durumdan daha güzele taşıyabilecek, gelecek vaat eden liderler isteyen bir halkımız var.

İslam, adalet, huzur ve güven isteyen bir milletimiz var. Dolayısı ile siyasi partilerden halkın en büyük beklentisi oyunu boşa çıkaracak milletvekili adaylarından uzak durmalarıdır. Yani bir adam iş adamıdır diye, parası boldur diye veya meşhurdur diye değil halka Hakk için hizmet edecek kişilerin aday gösterilmesini halkımız bekliyor. Zaten bu partinin adayı milletvekili olmaz demeyin, alınan her oy, kişiye toplum üzerinden söz söyleme yetkisi veriyor. Yani bir partinin aday gösterdiği kişi seçimlere kadar çalışıyor, topluma gidiyor ama seçilmeyince de evinde oturuyor ve mücadelesini bırakıyorsa o milletvekili adayı aldığı oylara bir nevi ihanet ediyor anlamına gelir. Halk verdiği oyun boşa gitmesini istemiyor. Yani ‘Ey vekil adayı, sen seçilmesen dahi bu şehrin sorunları ile ilgilen, halkın dili ol.`

Yıllarca siyasete ömür vermiş, yetmiş yaşına gelmesine rağmen halen siyasette aktif çalışan bir yakınıma sormuştum: Siyaset nedir, diye: O da demişti ki: ‘El olmak, göz olmak, dil olmaktır.` Bu cümleyi duyunca şaşırdım. Ne alakadır diye. Ama ardından gelen şu cümleler her şeyi özetliyordu: ‘Güçsüzün hakkını zalimden almak için el olmaktır siyaset. Dilsiz olup haklarını anlatamayan kimsesizlere dil olmaktır siyaset. Görmeyen, uyutulan, sömürülen veya sömürülmek istenen halkının gözü olmaktır siyaset.` Evet, bu halk oy verdiği herkesten kendi değerlerini savunacak eller, diller, gözler olmalarını bekliyor. Yoksa milyarları alıp meclise gidip oturan adamlara kimse oy vermek istemiyor. Veya kazanamayınca ne haliniz varsa görün deyip ceketini alıp giden, vazgeçen siyasetçiler de görmek istemiyor.

Siyasi partilerin il başkanlıkları nasıl ki seçim dönemlerinde aktif çalışıyorlarsa aslında seçimden sonra da o şehrin gelişmesi için en az belediyeler kadar çalışmalı, toplumla ilgilenmelidir. Halka en çok kendini anlatabilen kişilerin seçimleri kazandığını görüyoruz. Özellikle yeni kurulan partilerde genel anlamda biz başaramayız gibi ön yargılı, vizyonsuz kişilerden dolayı kurulur kurulmaz dağıldığını çok görmüşüz. Bir siyasi partinin olmazsa olmazı kendine güveni olmasıdır. Peki, yetersiz kadrolarından dolayı kendine güvenemeyen, yetersiz gören, mevcut siyasetin içinde başaramayacağı zannına kapılan üyeleri olan bir siyasi parti ne yapmalıdır? Bir kere her siyasi parti bu ülke için bir umuttur. İktidar partisini denetleyen, frenleyen, icabında iktidar sarhoşluğuna kapılmasını önleyen bir araçtır. Halk olarak yıllarca tüm siyasi partileri güler yüzle karşıladık. Özellikle seçime yeni giren milletvekili adaylarından çok duyduk: ‘Yahu herkes yüzüne gülüyor ama oy zamanında kimse oy vermiyor. Bu ne çelişki?` deyip küplere binen yenilmiş vekillerin halet-i ruhiyesi insanın tebessüm etmesine neden oluyor. Hâlbuki halkın her geleni güler yüzle karşılamış olması bir nevi yeşil ışıktır. Yani sen devam et, gün gelir sana da oy verebiliriz demektir.

Ülke siyasetinde en önemli unsur da siyasi parti liderleridir. Halkımız seçim konusunda çok tecrübelidir. Vizyonu olan lideri hemen bir mitinginde veya bir ekrandaki profilinden tanıyacak kadar ferasetlidir. Gelecekte bu ülkeye umut olmak isteyen her siyasi parti topluma kendini anlatacak güçlü liderler çıkartmalıdır. Hatta iktidar liderleri dahi kendilerinden sonra halka öncülük edecek yedeklerini hazırlamalıdırlar. Gerçi bu son söylediğimiz olguyu ancak Dava partisi olabilenler yapabilir. Yani siyaseti bir ikbal aracı olarak görmeyip millete ALLAH için hizmet aracı olarak görebilenler kendilerinden sonrasını düşünür ve yerlerini dolduracak kişiler yetiştirirler.

Yazımızı sonlandırırken tüm siyasi partilere deriz ki: Kimi aday gösterirsen göster ama bu milletin öz değerleri ile uyumlu olsun adayın. Seçimden sonra da kendine oy verenlerin gözü, kulağı, eli, dili olmaya devam etsin. Velev ki seçilmese de.

Şehirlerimizi imar edecek, sorunlarımızı halledecek, liderlerimizi yanlışında düzetebilecek kadar cesur, her hal ve zamanda Hakkı savunacak kadar inançlı adayların yarıştığı bir ülkeye kavuşmak dileği ile…