Amerika’nın Arz-ı Mevud’u
Arz-ı Mevud, İsrail'in hedeflediği, kendilerine vadedildiğine inandıkları topraklar olarak biliniyor. Bu vaad edilmiş yerler arasında Türkiye'den de bir bölüm bulunmaktadır.
Bu küçük şeytan İsrail'in planıdır. Nedense herkes buna odaklanmıştır.
Oysa büyük şeytan ABD’nin Arz-ı Mevud’u, bütün arzdır. Tüm yeryüzüdür.
172 ülkede 800'e yakın askeri üs ve kıtalarının dışında 400 binden fazla asker bulundurması bunun bir delilidir.
Yeryüzünün neresinde bir karışıklık varsa büyük şeytanın illaki parmağı vardır.
Gücünün yettiği ülkeleri basit bahanelerle işgal ediyor. Gücünün yetmediği ya da kendilerini uğraştıracakları ise örgütler ile veya onlara düşman üreterek ele geçirmeye çalışıyorlar.
ABD siyaseti kirlinin yanında kanlıdır.
İkiyüzlü değil çok yüzlüdür.
Kendi çıkarı tüm çıkarların üstündedir.
Bu çıkarlar için hiçbir kutsalın ve insanın değeri yoktur.
Son günlerde de bu şeytan çokgeni fitnelerini sergiliyor.
Bir taraftan Şehid İsmail Haniye’nin suikastının tüm planlamasını yapıyor. Üstelik bu suikastı baş düşman ilan ettiği İran'ın başkentinde yapıyor. Diğer tarafta bu olaya meşru karşılık hakkı doğan İran'ı durdurmanın yollarını arıyor. Bir taraftan bölgeye yığabildikçe silah yığıyor. Diğer tarafta ateşkes ve barış adına çaba gösterdiklerini söylüyorlar.
Şu an halihazırda HAMAS ile İsrail savaşmıyor. HAMAS ile ABD savaşıyor. İsrail'e parayı veren, askeri veren, silahı veren, aklı veren ABD’dir.
Dünya 5’ten büyüktür, ABD’den küçüktür konumuna getirilmiştir.
Tüm bir dünya ABD istemiyor diye akan masum kanları durduramıyor. Yeryüzünün daha önce benzeri görülmemiş soykırımına engel olunamıyor.
Bu açıdan Amerika, tüm İslam dünyası ve Türkiye için
Asla dost ve müttefik değildir. Düşman ve müfsittir.
Tüm bunlara karşı ABD bizim neyimiz? sorusu sorulmalıdır.
Cevabı kesin, berrak ve sade bir şekilde alınmalıdır. Buna göre adımlar atılmalıdır.
İsrail'den önce Amerika'nın gözü Türkiye’dedir hesabı unutulmamalıdır.
Stratejik ortaklık, güçlü müttefik, NATO ortağı gibi süslü maskelere kanılmamalıdır.
Türkiye ile ABD arasındaki adı konulamayan ilişkinin adı konulmalıdır.
Özellikle 20 yılı aşkın süreçte daha da karmaşık hale getirilen bu ilişkiler bir netliğe kavuşturulmalıdır.
ABD’siz bir yol almanın tüm hesapları yapılmalıdır.
İç ve dış güvenlikten ekonomiye, sanayiden teknolojiye her alanda ABD'siz hesaplar yapılmalıdır. Onlara mecbur ve muhtaç hiçbir işin içine girilmemelidir.
Bu konuda gereken duruş ve cesaret sergilenmelidir.
Asıl mesele net olan bu açık düşmana karşı yapılan veya yapılamayandır. Konuşulan veya konuşulamayandır.
Türkiye ABD’den arındığı zaman yerli olur.
Tam bağımsızlık, ABD ile hiçbir ilişkinin olmadığı zamandır.