• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Coronavirüs dolayısıyla insanlık tarihinde meydana gelen ve kitlesel ölümlere sebebiyet veren hastalıkları araştırdık. Kayıtlara geçtiği kadarıyla bu hastalıkların keyfiyetini ve ne kadar sürede, ne kadar can kaybına sebep olduğunu araştırdık. Ve aynı zamanda bu hastalıkların cereyan ettiği esnada dünya üzerinde meydana getirdiği siyasal, sosyal ve askeri kırılmalar hakkında bilgi edinmeye çalıştık. Kayıtlara geçtiği kadarıyla, insanlık tarihini sarsan ve yeniden biçimlenmesine sebep olan en etkili unsurlardan birisi de bulaşıcı hastalıklar olmuştur. Son yaşamış olduğumuz vaka, ölümler itibariyle geçmiş tarihte vuku bulmuş bulaşıcı hastalıklar ile kıyaslanamasa bile, yayılma hızı ve sebep olduğu panik itibariyle büyük bir değişim potansiyeli taşımaktadır. Bu virüsün doğal yollardan mı yoksa laboratuvar ortamında mı oluştuğu hala tartışılmaktadır. Ama bu günden sonra birçok değişimin miladı olacağı açıktır. Hatta denilebilir ki eğer bu virüs laboratuvar ortamında üretilmiş ise şu an yaşamakta olduğumuz dalganın aslında bir test hamlesi olduğunu ve ileriki yıllarda daha şiddetli vakalarla karşılaşacağımızı söylemek çok da iddialı bir söylem olmayacaktır. Bu konuda komplo teorileri olarak nitelenebilecek söylemlerden, yabana atılmayacak makul fikirlere kadar pek çok şey yazılıp çizilmektedir. Dünya finansal sisteminin yeniden şekillenmesinden yeni bir dünya düzeninin kurulmasına kadar birçok fikir ortaya atılmaktadır.

Ama özellikle bu vesile ile bu meselenin farklı bazı noktalarına değinmek isteriz.

Öncelikle, dünyanın adeta küçük bir köye dönmüş olduğu gereceğini her yönü ile göz önünde bulundurmamız gerekir. Dünyanın herhangi bir ucunda meydana gelen olaylar ve kırılmalar, dünyanın diğer ucundaki milletleri etkilemektedir. Yani insanlık aynı gemide yolculuk yapmaktadır. Dolayısıyla teknolojinin bunca gelişim göstermiş olduğu bir zamanda kimse kimseye kayıtsız kalamaz. Dünya üzerinde zulmün zirveye çıktığı, katliamların yaşandığı, dünya üzerinde kaynakların talan edildiği bir ortamda meydana gelen olumsuzluk, dönüp bizatihi buna sebep olanların da kapısını çalacaktır.

Bu virüs bize gösterdi ki, yeryüzünde zulüm düzenleri çok zayıftır. Hiç yıkılmaz ve sarsılmaz zannedilen düzenlerin ne kadar zayıf ve aciz olduğu gerçeği ortaya çıkmıştır. Allah Azze ve Celle’nin göndermiş olduğu küçük bir virüs bütün insanlığı teslim alabilmektedir. Özellikle kendilerini gezegenimizin sahipleri olarak görenler, böyle bir gelişme karşısında aciz kalmışlardır. O halde mazlumlar ve ezilmişler, bu vesile ile yeryüzü müstekbirlerinin ne kadar aciz olduğunu ve zulüm kalelerinin muhkem olmadığını görmelidirler. Kâğıttan kaplan olan zalimlere karşı, adaletin bayrağını insanlığın ufkuna dikme mücadelemize daha büyük bir aşk ile sarılmamız icap eder. Hiç değişmez zannedilen küresel statüko, bazen küçük bir virüs ile yerle yeksan olabilir.

Bu gün seyirci olarak seyrettiğimiz her haksızlığın, yarın kapımızı çalacak bir musibete dönüşmesinden sakınmamız gerekir. “Haksızlık karşısında susmanın dilsiz şeytan olma” ile eşdeğer olduğu hakikatinin ahiretteki tezahüründen önce, bu dünyada da bu olumsuz duruşun sonuçları ile yüzleşeceğimizi bilmeliyiz. Ve gelen bela ve musibetler de sadece zalimleri değil, bütün insanlığı kuşatacaktır. Özellikle son zamanlarda milyonlarca mazlum, özellikle de kadın ve çocuklar katledilirken, insanlık bu mazlumların gerçek sahiplerini unuttu. Unutmayalım ki, sahipsizlerin sahibi, kimsesizlerin kimsesi Hazreti Allah’tır. Bir de başımıza gelen bela ve musibetlere bu gözle bakmakta fayda vardır. Hayat bir kitaptır. Bu kitabın satır aralarındaki mesajları, kalp gözü hakikate kör olmayanlar görür. Bu musibetlerle karşılaştığımız zaman, ferdi ve toplumsal olarak muhasebe yapmalıyız ve nerede hata yaptığımızı bulmaya çalışmalı ve kendi halimizi düzeltmeliyiz. Musibetlerin bizi çepeçevre sardığı zamanlarda amellerimizi daha da güzelleştirmeli ve Allah’a yaklaşma vesileleri aramalıyız. Bir yandan madden tedbirlerimizi alırken diğer yandan tevekkül ile bizleri Rabbimize yaklaştıracak yollara süluk etmeliyiz. Özellikle böyle zamanlarda “yolda olma” halini en güzel şekilde pratize etmeliyiz. Manen arınmanın ve Allah Azze ve Celle’nin rahmetinin celp etmenin vesilelerine sarılmalıyız.

Tüm musibetlere ve özellikle tüm insanlığı kuşatan bu son musibete bir de böyle yaklaşmamızın faydalı olacağını ümit ediyorum.