• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Bismillah

Nerden duçar olduk bu derde. Kaç asrın acısı ve çilesidir, coğrafyamın sinesine oturan? Ümmetin ciğerparelerinden İsmail namına kaç beldedir, Rabbe yürüyen. Sadakte ya Resulullah, İslam garip geldi ve biz de bu asrın en gurebasıyız şeksiz, şüphesiz. Yangın yeri diyar diyar tüm bedenim.

Yanıyor Suriye’m, kaç yıldır! Fitnenin atı aldığı namdar bir medeniyeti içine gömen Bilad- ı Şam. De bana, hangisi daha çok acıtıyor canını. Tefrika mı entrika mı?  Savaş, ölüm, bombalar, füzeler, yıkımlar seni parsel parsel böldü. Hasmın kim hısmın kim?  Belin büküldü uslanmadın mı daha? Oluk oluk kanın akıyor akıllanmadın mı? Üzerinde gerçekleşen vahşetlerden bebelerin saçı ağardı. Derdin bizi de yaktı, ateşinde yanmaya da devam ediyoruz. Ne olur af et bizi. Virane haline, göçebe ahaline karşı mahcubuz.

Yanıyor Irak’ım tutuşturulan fitne varilleriyle. Yanıyor, Yemen’im. Acıdan, açlıktan, yokluktan ve ölümden masum bebelerin, kadınların, yaşlıların iliklerine kadar nasiplendiği çilenin ülkesi.

Yanıyor Libya’m. Yanıyor Afganistan’ım. Yanıyor Doğu Türkistan’ım.

Çeçenistan’ım mahcubuz yüzyıllardır süregelen mücadelen, cihadın elimizde kaldı. Bundan Şeyh Şamil üzgündür. Dudayev yaslıdır. Basayev, Yandarbiyev ve Mashadov dönüp bir daha bir daha şehit olmaya sevdalıdır. Onurun, izzetin, yiğitliğin destanını kanlarıyla tarihe yazdıran şahadetin çocuklarının emaneti nerde ey el-Emin’in ümmeti?

Bangladeş hangi suçtan kıydın sen Abdulkadir MOLLA’ya, Rahman Nizami’ye. Ne üstün meziyet ki, ne ağır suçmuş suçları (!). Suçları namı diğer,  Müslüman olmaları ve ümmetin vahdetine gönül bağlamaları.

Yanıyor, Arakan. Diri diri yakılan canımızdan aziz bildiklerimiz. Yerinden, yurdundan edilmiş, canavarlığın son versiyonu Budistlerin işkenceleri altında can veren kardeşlerimiz. Konacakları, yurt edinecekleri, nefes alıp verecekleri bir toprak parçasının bile kendilerine fazla görüldüğü ümmetin yetimleri. Miller uzaklıktan acılarını kalbimizin derinliğinde hissettiğimiz masum yüzlü kardeşlerimiz.

Ve yanıyor Keşmir’im, on yıllar öncesinden gelen şanlı destanıyla. Barbarlıkta son model Hinduların elinde parçalanan benim bedenim. Allah şahittir, acın perişan etti bizi, kan kaybından bitap düştük. Elimiz yetişmiyor, gücümüz yetmiyor, sesimiz ulaşmıyor belki; vallahi de billahi de secdelerimizdeki duanın baş tacısın. Yakarışımızın nakaratı sen, imdat çığlığımızın anlamı sensin. “Hayat, iman ve cihattır” sözünün pratiğine senin adına adandık. Uzakların kıymeti yok nezdimizde milyonlar mukabilinde senin için biz duayı kuşandık. Arzuhalimizi sunduk yücelerin en Yücesine. Dokuduk zamana “Hasbunallah ve nimel vekil” şiarını. Mazlumiyetinle gelip kondun kalbimize, duamızla hissiyatımızla kabul buyur biz ensarını.

Yanıyor ümmetin birliği, vahdeti.  Esamesi okunmuyor. Dört bir yandan esir etmiş ümmeti, ihtilafın zahmeti. Bunlar ne ki? Daha fazlası, kalplerin yaş akıttığı fakat kalemin yazamadığı, mürekkebin dayanamadığı, klavyenin dokunamadığı acılar var. Yazsam parmaklarım yazmaya varmıyor. Yazsam gözlerim bana isyan ediyor. Kalbim hissiyatıyla bunalım takılıyor. Onun için bu kadarıyla yetinelim de asıl çuvaldızı kendimize batıralım.

Acıdan acı olan, coğrafyamdaki yangından da yakıcı olan hakikat; bu yangını bedenime, coğrafyama salan sensin, benim, biziz kardeşim. Fikirlerimiz, farklılıklarımız, mezheplerimiz, bakış açılarımız adeta bizim için vazgeçilmez itikada dönüşmüş. Yedikçe birbirimizi yiyiyoruz, bitirdikçe birbirimizi bitiriyoruz. Sözde, özde vuran el benim, vurulan beden benim. Öfkemizin zindanında hürriyet edebiyatını yapıyoruz. Gah sanaldan gah reelden zehirli oklar savuruyoruz ümmetin birliğine. Susmak, af etmek, hikmetle hareket yitiğimiz olmuş.

Çare mi? Çare de sensin, benim, biziz kardeşim. Nasıl ki Şarkın en sevgili sultanı Kudüs’ü haçlılardan almak için eksisine, farklılığına, bakış açısına, bölük pörçüklüğüne rağmen kalbinin kapılarını sonuna kadar tüm Müslümanlara açtıysa bu gün de bu bize lazım.

Ümmetin vahdeti için ve gelecek zaferi için bu sefer, bu dava bensiz olmaz de ve bir adım at, bir söz söyle, bir söz ver ve başla. Fitne ateşine odun olmaktan kaçın, hangi camia, cemaat ve mezhebe müntesip olursa olsun Müslümanlar hakkında ulu orta yerde konuşma, fitneye sebep olacak eleştirilerden uzak dur, somut yanlışları için onlar adına dua et. Tek hedefin Allah’ın rızası ve ümmetin vahdetine, Müslümanların kardeşliğine katkı sunmak olsun. İşte böyle hareket ettiğimiz zaman Kudüs nice Selahaddin’e selama duracak. Sen Selahaddin olacaksın, ben Selahaddin olacağım, biz Selahaddin olacağız. Ne zaman mı? Şimdi tam zamanı, derdimiz de devamız da ümmetin vahdetidir şiarıyla haydi “bismillah!”