Mesleğin Zorluğu Oruç Tutmamaya Ruhsat Sayılmaz, Ancak
Çalıştığı işin zorluğu nedeniyle oruç tutmakta güçlük çeken bir kardeşimizin sorusu şu şekilde;
Değerli hocam her yıl belirli ayları gurbette şantiyelerde geçiriyorum. Seferilik müddetim bittiği için oruç tutmama gibi bir hakkım söz konusu değil. Araştırdığım kadarıyla kimi âlimler zor şartlarda çalışan işçilerin oruç tutmayabileceklerine dair fetva vermektedirler. Bu konuyla ilgili değerli görüşleriniz benim için önemli. Allah sizlerden razı olsun.
Zor bir işte çalışan kimsenin oruç tutmamasıyla ilgili ihtilaf İslam âlimleri arasında hâlâ süregelen bir meseledir. Zira Kur`an-ı Kerim'de zikredilen oruç tutmama ruhsatları seferilik hali ve hastalık için geçerlidir. Hamilelik, emzirme, yaşlılık ve ölüme sebebiyet verecek kadar aşırı açlık ve susuzluk ruhsatı ise kıyasidir. Zor işlerin ise hastalığa ve seferiliğe kıyas edilmesi selef âlimleri tarafından caiz görülmemiştir.
Ancak; iş sektörlerinin gittikçe gelişmesi ve bu gelişmeyle birlikte mesai saatlerinin düzenli olup çalışanın inisiyatifine bırakılmaması, ramazandan dolayı kişinin çalıştığı zor işlerde daha fazla meşakkat içerisine girmesi gibi sebeplerden dolayı asri âlimlerin ramazanla ilgili en fazla muhatap alındıkları ve cevap vermekten çekindikleri soru ‘zor işlerde çalışanların orucuyla' ilgili oluyor.
Fıkıh kitaplarında bu konuyla ilgili ilk fetvayı veren kişinin 1600'lü yıllarda yaşayan Hanbeli mezhebine bağlı Mısırlı âlim El Behûtî olduğu görülüyor. El Behûtî, Keşşâful-Kınâ adlı şerhinde şunları söylüyor:
Zor işlerde çalışan kimse telef olacağından korkarsa ve işten ayrılması da geçim sıkıntısına sebebiyet verecekse orucunu bozar sonra kazasını yapar. (c.2 s.310 Daru'l Kütübi'l İlmiyye, Mektebetü'ş Şâmile)
Fakat işini terk etmesi geçim sıkıntısına sebebiyet vermediği halde orucunu bozarsa günahkâr olur. Bu bakımdan hasat, demir/çelik, fırın ve maden işi vb. zor yerlerde çalışan kimse geceden oruca niyetini getirir, gündüz çalıştığı sırada zarar görecek kadar susarsa orucunu bozması kendisi için caiz olur. Sonrasında ise bozduğu bütün günlerin kazasını yapar. Konuyla ilgili fetvasını Ebu Bekir El-Acurî'ye dayandıran El Behûtî delil olarak da Allah (cc)'ın “…Kendi kendinizi tehlikeye atmayın…" (Bakara 195) ayetini getiriyor. (Mevsûatü'l Fıkhı'l İslami Ve'l Kadâyâ'l Muâsıra, Vehbe Zuhâyli c.2 s.570 Daru'l Fikr DİMEŞK)
Aşırı sıcak ortamda çalışan fırıncılar, güneş altında demir bağlayan inşaat işçileri, yerin yüzlerce metre altındaki madenciler gibi meşakkatli işlerde çalışanlar, Hanbeli mezhebinin bu görüşünü taklit edebilirler. Fakat bu kimselerin geceden niyet getirmeksizin gündüze oruçsuz girmeleri caiz değildir. Böyle şartlar altında çalışanlar El Behûtî'nin de zikrettiği gibi güne oruçlu girmeleri gerekir. Eğer çalıştıkları sırada kendilerini aşırı derecede susuz ve güçsüz hissederlerse o zaman oruçlarını yiyerek sonrasında kaza yaparlar. Orucu bozan kimse de insanların görebileceği şekilde yiyip içmekten sakınmalıdır.
Bununla birlikte; senelik izin hakkı olan işçiler mübarek ramazan ayının hayrından mahrum kalmamak için özel izinlerini bu aya ayırmaları kendileri için çok daha hayırlı olacaktır. Bununla birlikte iş sahibi kardeşlerimize de yanlarında çalıştırdıkları işçileri bu ayın meşakkatinden dolayı fazla çalıştırmamaları ve idare etmeleri tavsiyesinde bulunuyoruz.
Her şeye rağmen; her yıl çok zor şartlar altında yaşayan bazı işçilerimizin ramazan ayında oruç tuttukları basına yansımaktadır. Mümine yakışan her haliyle takvayı seçmiş olmasıdır. Böyle zor şartlarda oruç ibadetinden taviz vermeyen müminlerin Allah katındaki mükâfatları diğerlerine göre çok daha farklı olacaktır. Allah (cc) böylelerini daha fazla ecirlendirecektir.