• DOLAR 32.45
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...

Bu başlık aynı zamanda şöyle de okunmalıdır: Müslüman aklı, CHP- MHP- AK Parti- DEM çemberini kırabilir mi? Hakeza Alevi aklı, CHP- MHP- AK Parti- DEM çemberini kırabilir mi?  Bu soruyu sorarken, adını buraya almadığımız diğer partileri bu çemberin birer halkası olarak bilmek gerekir. Çünkü geçen yüzyıl boyunca Cumhuriyetin ötekileri, dini aidiyet olarak Müslümanlar, mezhebi aidiyet olarak Aleviler ve etnik aidiyet olarak Kürtler iken, Cumhuriyetin ikinci yüzyılına da boyunlarında rejimin "öteki" yaftasıyla girdiler. Bu bağlamda diğer bir gerçek de, Alevilerin ve Kürtlerin Müslüman da olmaları nedeniyle Müslüman Türk kardeşlerine nazaran iki kat daha fazla mağduriyet yaşıyor olmalarıdır.

Bu siyasi partiler kimi söylemleriyle birbirilerinden farklı görülseler bile, hem inançlarında ve hem de icraatlarında Kemalist’tirler, Kemalizm’in boyası ile boyanmışlardır. Bundan dolayı olsa gerek ki, hatırlayabildiğim kadarıyla Sayın Mehmet Pamak da, tek partili sistemden çok partili sisteme geçişi, "çok CHP'li sistem" olarak tanımlar. CHP'nin ideolojisi – inancı olan Kemalizm’in alamet-i farikası da, laik, ırkçı, gasıp, asimilasyoncu, ötekileştirici ve müstemlekeci olmasıdır! Dolayısıyla, yine istisnalarını tenzih ederek söyleyelim, her bir parti, bir veya birkaç yanıyla CHP'dir. İcraatlarından da açıkça gördüğümüz gibi, bunlar CHP'yi hem kendi bünyelerinde yaşatıyorlar ve hem de CHP'nin Türkiye'ye olan tahakkümünün devamını sağlıyorlar. Örneğin, CHP, DEM'i Laiklik üzerinden kendisine hizmet ettirirken, MHP ve AK Parti'yi de Milliyetçilik ve Devletçilik üzerinden kendisine hizmet ettiriyor. Örneğin, hedeflerinden birinin de Kürtlerin gasp edilen haklarını almak olduğunu iddia eden ve milyonlarca Kürt'ün oyunu da bu iddiasıyla alan DEM, CHP'ni Kürt versiyonu gibi ve CHP ile birlikte Laiklik ortak paydası üzerinden Kürtleri inançlarından etmeye ve rejime boyun eğdirmeye çalışırken, hedeflerinden birinin de Müslümanların mağduriyetlerini gidermek olduğunu iddia eden AK Parti, CHP'nin ilkelerinden olan Milliyetçilik ve Devletçilik üzerinden Müslümanları rejime boyun eğdirmeye çalışmaktadır.

Toparlayacak olursak, sorumuz ve sorunumuz şudur: Cumhuriyetin ilk yüz yılını rejimin ötekileri olarak geçiren biz Müslümanlar, biz Aleviler ve biz Kürtler, Cumhuriyetin ikinci yüzyılını da mı yine ufak tefek dokunuşlar dışında rejimin ötekileri olarak geçireceğiz?

Bunları ve daha fazlasını sormalıyız. Çünkü soruyorsak, varızdır. Sormamız da yetmez, verdiğimiz – bulduğumuz cevaplar da doğru olmalı... Bu da yetmez, bu doğru cevapların gereğini yapmamız gerekir. Aksi halde bundan sonraki yaşamımızda da özgür bireyler ve özgür topluluklar olamayacağız ve rejimin ötekileri olarak yaşamayı zımnen kabul etmiş olacağız...

Peki, “Müslüman Aklı”, “Alevi Aklı” ve “Kürt Aklı”, bundan böyle de kendilerini "öteki" olarak gören bu çemberi kırabilecekler mi?

Tabii ki, kırabilirler... Yeter ki, birey olarak sorabilsinler. Yeter ki, sorularına doğru cevap bulabilsinler ve yeter ki, buldukları cevapların gereğini yapsınlar...

Hatta ilk soruları da kendilerine olmalı! Örneğin, Bir Müslüman kendisine, "oy verdiğim parti, en azından inancıma saygılı mı ve beni olduğum gibi kabul ediyor mu?" diye sormalı... Bir Alevi, "oy verdiğim parti, acılarımı paylaşıp, 1937 Dersim Harekâtı esnasında katledilen atalarımdan ötürü benim acılarımı mı paylaşıyor, yoksa gözlerimin içine baka baka, 'Seyyid Rıza başta olmak üzere öldürülenler hain idi' mi diyor?" diye sormalı! Hakeza, bir Kürt de, "benim oy verdiğim parti, milliyetimden ve inancımdan kaynaklı temel haklarıma saygılı ve gasp edilen haklarımı alıp iade etmenin çabası içinde mi, yoksa mağduriyetimi istismar mı ediyor"? diye sormalı! Ve yukarıda da dediğimiz gibi, sormakla kalmamalılar ve devamını da getirmelidirler...

İşte geçen yüz yıl boyunca bu soruları sormadığımız, soramadığımız içindir ki, bugün de hala "öteki"yiz ve bizi buna mahkûm eden CHP'nin şimdiki Genel Başkanı Özgür Özel'in de deyimiyle "az eşit" kesimleriz!

Hülasa, bu kölelik çemberini kırıp, özgür ve eşit bireyler mi olmak istiyoruz?

Aklımızı başımıza alıp akledelim, akledelim ve akledelim...