ABD destekli vahşi soykırımda israil terör şebekesi her geçen gün akıl almaz vahşiliklerine yenilerini katarak alçaldıkça, Gazze sabır-sebat-gayret açısından akıl almaz derecede hep yüceldi. Siyonistler dünya halklarının nefretlerini üzerlerine topladıkça, Filistin Direniş'i milyarlarca insanın gönlünde taht kurmaya devam etti. Dünya teröristlerin gerçekten kimler olduğunu net bir şekilde gördü. Kravatlı ve de papyonlu vampirlerin dünyamızı kan gölüne nasıl çevirebilecekleri gerçeğini net bir şekilde anladı.
Asrın merdudu arz-ı mev'udu istermiş! İyisi mi sen yok oluşunu engellemeye bak zira senin yıkılışın 7 Ekimden beridir zaten başlamış. Yıkılacağın kesin ancak yok oluşun belki…
Ne diyelim asrın sloganını başa yazalım: 'Nehirden denize özgür Filistin' ('Özgür Filistin' sosyal mecralarda yasaklanmış. Gönüllere, yüreklere kazınırcasına yazılan bu gerçek, israil terör rejiminin yıkılış gerçeğidir.)
Organize soykırım karşısında her metrekaresinde onlarca destan yazan Gazze… Sarsılmaz imanıyla, kavi bilinciyle, muazzam direnci ve muhteşem direnişiyle 500 gündür cümle cihana şoklar yaşatmaya devam ediyor. israil terör rejiminin işlediği şer ve cürümlerle vicdanlılara yaşattığı şoklar adedince…
On altı aydır Gazze'nin her karış toprağına atılmamış bombalar bırakmayan Siyonist vahşiler tek bir hedefine ulaşamamanın ezici yenilgisiyle ateşkese mecbur kaldı. Bu ateşkes evvela siyonistvahşilerin, sonra büyük şeytan ABD'nin ve diğer destekçi kuklaların ve dahası dünyanın tüm gereksiz ve de gayretsiz devletlerinin yenilgisinden başka bir şey değildi. Hem de ezici ve aşağılayıcı bir yenilgi… Neyse işin o kısmı her kesimce malumdur.
Ümmet olarak bizler ve hür yürekli diğer insanlar ateşkes sonrası HAMAS'ı yani direniş cephesini Gazze'nin çehresi gibi bekliyorduk. Siyonist vahşiler HAMAS'ı hem siyasi hem de askeri olarak yok etmek için yüzlerce soykırım işlememişler miydi? Liderlerini, mücahidlerini katletmemişler miydi? Bu vahşiliklerin tümü dünyanın gözü önünde olmamış mıydı? Öyleyse dünyanın böyle bir durumu öngörmesi gayet olası… Bu olasılık içinde herkes Kassam Tugaylarını yırtık elbiseler, parçalanmış ayakkabılar, yıkılmış, yakılmış, parçalanmış, yorgun, bitkin, dağınık bir çehre, acınası bir hal içinde fakat vakur ve de minnetsiz bekliyorken!
Ancak öyle olmadı. Yanıldılar, yanıldık… Şok oldular, şok olduk.
Gazze'nin kahraman mücahidleri her zaman yaptıkları gibi yine bizi yanılttı. Hepimiz tekrar şok olduk. Bırakın yıkılmışlığı, yorgunluğu, dağınıklığı! Aksine canlanmış, aşka gelmiş, heyecanlı, yepyeni, capcanlı bir şekilde… Baştan aşağıya teçhizatlı ve göz kamaştırıcı bir organize ile çıktılar gün yüzüne.. Günün ortasında güneşi kıskandırırcasına… Hem cesur hem vakur hem dirayetli hem metin hem profesyonel ve hem de kahramanca…
Tertemiz, ütülü kamuflajlarıyla, pırıl pırıl parıldayan apoletleriyle, daha tozlanmamış botlarıyla, üniformalarıyla, güler yüzleriyle çıktılar ekranların, düşmanların karşısına. Korku saldılar cümle düşmana 7 Ekim korkusundan az olmayacak kadar… Her an 7 Ekim destanını yeni baştan yazabiliriz dercesine… Gazze'nin o eşsiz halkının benzeri görülmemiş sevgi seli arasına daldılar… Dostlarının ve destekçilerinin umutlarını yeniden yeşerttiler. Zaten Gazze umudun bitmediği hatta umudun yeşerdiği diyarmış…
Şok olmamak mümkün mü?
Dünyanın teknolojisini kullanarak, yüz milyar dolarlar harcayarak, 720 binlik terörist ordularıyla, süper kötülerin sınırsız destekleriyle, soykırım özgürlüğüne rağmen tam tamına on altı ay boyunca arayıp da tek bir emaresi dahi bulunamayan İZZET TÜNELLERİNDEN hemencecik çıkarak arzı endam edişleri yok mu?
Dostu da düşmanı da, siyonvahşilerini de büyük şeytanı da, satılmışları da işbirlikçileri de şok etmiştir. Öyle bir şok ki, sanırım etkisi nesiller boyu devam ederek çağların ötesine geçecek…