Nörobilimsel olarak birçok yönüyle eksik ve hatalı, Nörobilimci Paul D. MacLean’in “Triune brain” modeline göre beynin bedenle birleştiği noktada, beyin sapında R-kompleks (Reptilian kompleks – sürüngen beyin) adı verilen bir bölüm…

Özellikle İkinci Dünya Savaş’ından sonra cevapsız kalmış çağdışı olgulara, toplumsal akıl tutulmalarına vb. sorunsalların imdadına yetişen yetersizlik, R-Kompleksi. Olaya bilimsel bakmanın peşinde değiliz. Bizim de imdadımıza yetişti diye konu edindik zaten.

Bilim ve teknoloji, iletişim ve uzay çağında tek zerresine bile rastlanılmaması gereken şu despotizm, otoriter zorbalık, diktatoryal baskıcılık, faşizm, Nazizmin, Siyonizm ve soykırımcılık gibi vahşiliklerin çağımızı sarıp sarmalamış olmasının nedeni acaba bu R-Kompleksi midir? Şeklinde düşünmemek için bir neden yoktur sanırım.

Belli ekonomik(eskiden ideolojik denilirdi) şablonlarla kategorize edilmiş düşünmeyen, sorgulamayan, ilgilenmeyen yığınlarla bir araya getirilerek oluşturulmuş topluluklar, devletler, uluslararası birliktelikler…

Hayatta kalma içgüdüsü, refleksif tepkileri ve ilkel dürtüleri dışında tek bir özelliği kalmamış mankomin liderlerin yönetimine sunulan yığınlar…

Şiddet, egoist, mazoşist, narsist, faşist vb. ne kadar aşağılık dürtü-düşünce var ise tümünün merkezi olan R-kompleksi…

Vahşi hayvanların hiç çekinmeden, zerre kadar üzülmeden ve asla nedamet duymadan birbirlerini vahşetle öldürmelerinin asıl nedeni beyinlerinin sadece R-Kompleksinden oluşmasıdır. Hayvanların yani R-Kompleksi ile yönetilen canlıların ne limbik sistemleri vardır ne de neokorteksleri… Yani ne acıma-üzülme duyguları ne de mantıklı olma, düşünebilme yetileri…

Bencilliğin, vahşiliğin merkezi R-kompleksi…Kendini her şeyden üstün ve müstağni görme hastalığı.. Firavunumsu ego, mutlak benmerkezci ve arkaik canavarlıkların tümünü uygulamaktan çekinmeyen insafsızlık-vicdansızlık…

Yaklaşık yüz yıldır, duygu ve düşünceden arındırılmış, sürüngen beyinlerin hâkim olduğu vahşi robotlara dönüştürülmüş bir terör rejimini anlatmaya çalışmak… Toplumsal olarak ruh sağlığının yok edilmişliğiyle vahşi hayvanlar örneğini sergileyen limbik sistemleri ve neokorteksleri yok edilmiş kan içici zombiler… Az vicdanlı, az insaflı olanlara bile çokça tepkilerin verildiği hatta derdest edilip dışlandığı arkaik vahşiliklerin işlendiği soykırımcı, narsist, egoist, mazoşist yani Siyonist bir işgal-vahşet rejimi… İstenilmeyenler familyası...

Taparcasına sahiplendikleri bu R-Kompleksini korumak ve kollamak adına önünde engel olarak gördüğü ne kadar insan, ne kadar insani değer, ne kadar erdem ve ahlak, ne kadar insaf ve vicdan, ne kadar hayat ve tabiat varsa ayrım gözetmeksizin saldıran, öldüren, yok eden bir vahşet kolinisi…

Malumunuz insanlar arası iletişim ve etkileşim beynimizin canlı devrelerinde duygusal ağları harekete geçirir. Yani işlenen cinayetleri, vahşet ve soykırımı matematiksel bir veri olmanın ötesinde görür ve algılar.

Bu R-Kompleksi tapkınları dünyayı biz ve diğerleri olarak ikiye bölmüş ve diğerlerinin tamamı katledilebilir haşerelerdir diyerek oluşabilecek insani iletişim ve etkileşimin tümünü kökünden yok etmişler. Bunların tek duygusu vardır o da iliklerine kadar işlenmiş korku ve kalplerini karartan endişe… Yok oluş, ebedi yok oluş endişesi… Gerçekten dehşet…

Kısacası; İnsanın özünden İmanı/İslam’ı/fıtratı çıkarsanız geriye ne kalabilirdi ki?