• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Afganistan yaklaşık 40 yıldır işgaller, dış müdahaleler ve iç çatışmalar nedeniyle savaşı her alanıyla yaşayan bir ülke…

Küresel terörün, küresel uyuşturucunun, küresel savaşın ve küresel cihadın uygulama alanı olan Afganistan yeni saldırılarla çatışmanın odağı haline gelmektedir.

Afganistan`ın İpek Yolu üzerinde olması, jeostratejik ve jeopolitik bir özellik kazandırarak küresel güçlerin sürekli müdahalesi veya saldırısına maruz bırakmıştır. Afganistan`ın demografik yapısını aşiretlerin belirlemesi ve etnik olarakta heterojon bir yapı olması ülke genelinde siyasi bir otorite sağlanmasını engellemekle beraber dışarıdan gelen müdahaleyi cazip duruma getirerek hem tarihini hem de bugününü belirleyen etkenlerden olmuştur.

Ülkenin zengin yeraltı kaynakları; Altın, elmas, doğalgaz, petrol, uranyum ve lityum bakımından zengin olması Batı güçlerinin ilgi alanı olmasını sağlayan diğer etkenlerdendir.

11 Eylülden sonra Batının etki alanı olan Afganistan, NATO`nun müdahalesi ve etkinliği İSAF bünyesinde 2014 yılına kadar 130 bin dolayında yabancı askerle kendini gösterdi. 2015 yılında NATO görevini, savaş misyonu olmayan Afgan askerlerini eğitmek amacıyla bölgede kalan RSM`ye ( Kararlı Destek Misyonu- Resolute Support Mission) bıraktı ve yabancı asker sayısı 10 binlere düştü. Bu durum ülke genelinde güvenlik boşluğu oluşturduğu tartışmalarına sebep oldu. Birbirleriyle dostane ilişki sorunu yaşayan aşiretlerden oluşan ve düşük maaşla görev yapan yetersiz teçhizata sahip olan Afgan askerleri, Taliban askerlerine karşı yetersiz kalmaktadır ve bu Batı tarafından istenilen bir durumdur. Bir zamanlar Türkiye`sindeki OHAL`ı hatırlatan ‘Ghost Soldiers` denilen ‘Hayalet Askerler` (sayıları 30 bin dolayında olduğu tahmin ediliyor) askeri gücün parasal etkisinden yararlanmak için oluşturdukları suç örgütleri ülkede yolsuzluğa ve güvenlik sorununa sebep olmaktadır.

Tüm bunların üzerine Suriye ve Irak`tan sonra bölgeye tekrar adapte olmaya çalışan ABD, art arda asker göndererek bölgeyi kendi kontrolünde tutmaya çalışmaktadır. Ülkenin İpek Yolu üzerinde çok önemli bir jeostratejik konumda olması bölgeyi vazgeçilmez yapmaktadır. Afganistan`ı kontrol altına alan İpek Yolunu da kontrol altına alır. ABD aynı zamanda Çin, İran, Pakistan ve Rusya`yı doğrudan İngiltere`yi ise bölgeden kontrol etmek istemektedir. İran`a Nükleer program üzerinden yapılan saldırılar, Pakistan`a ise bölgedeki örgütlere yaptığını iddia ettiği yardımlar üzerinden saldırmaya çalışılmaktadır. İki ülkenin de Çin ile yakın ilişkisi olması dikkat çeken bir ayrıntıdır. Temmuz ayında Navaz Şerif`in görevinden alınmasını da hatırlatmakta fayda var.

Bölgede kendisine yer ayırtılan taşımalı örgüt DAİŞ..

Rakka`dan  DAİŞ için açılan koridor; Afganistan`ın Hayber Geçidinden geçtiği muhakkak ve son iki günde yapılan saldırılar bölgeyi hızlı bir şekilde kaos ortamına çekilmek istendiğinin örnekleridir. DAİŞ`in yuvalanacağı bölgeleri özellikle elinde tutmaya çalışan Taliban; kurulan oyunu görmüş gibi hareket etmekte ve ülkenin etnik gurupların ve aşiretlerin etkin olduğu kuzey bölgesini elinde tutarak DAİŞ`e alan bırakmamaya çalışmaktadır ve DAİŞ`in Suriye muhalefetine vurduğu darbe tecrübesini değerlendirmeye çalışacaktır.

ABD İpek Yoluna karşı bölgeyi KAOS ortamı yapmaya çalışmaktadır. Her tarafında kuşatılmaya çalışılan Çin, Kore savaşında edindiği tecrübeden dolayı, ABD`ye ticari ilişkiler çerçevesinde rekabet etmeye ve karşı karşıya gelmemeye çalışmaktadır fakat bu durum uzun sürmeyecektir. Çin`in de küresel bir güç olarak bölgesel güçler arasında aktif olması ve müdahil olması dengeleri bozacaktır ve Çatışmaları derinleştirecektir. Çin adım adım bu yolda ilerlemektedir.

Son zamanlarda içinde Türkiye`nin de bulunduğu bölge ülkelerinin ABD` ye karşı yüksek sesle itirazlarını dile getirmesi, yeni stratejik pozisyonları akla getirmektedir.