• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

İsrail’in pervasız saldırıları ikinci haftasına girdi ve büyük bir can kaybı yaşanıyor. Hiçbir ahlak tanımadan yapılan savaşın nereye kadar gideceği meçhullüğünü koruyor.

Batının orantısız desteği BM’nin işlevini tartışılır hale getirdiği gibi yeni bir yapının elzem olduğu ve BM’nin artık lüzumsuz olduğunu gösteriyor. Türkiye diplomatik olarak büyük gayret gösteriyor. Filistin için toplanan Arap Birliği ve İİT gibi kurumlar klasik kınamadan sonra kendi sınırlarına dönmekle yetiniyorlar. İslam ülkelerin Batıya karşı bir araya gelmesi bir etkin birlik kurması hayati derecede önem kazanmış durumda ama İslam ülkelerinin özgüven ve güven eksikliği adım atılmasını engelliyor.  Bölgede lider olmak isteyen ilk adımı atmalı…

Putlaştırılan bir “israil korkusu”nu ne kadar HAMAS yıkmış olsa da israilin kesintisiz ve sınırsız saldırıları bölge ülkelerini de sindirme anlamı taşımaktadır. Türkiye’nin bir ulus devlet olduğunu göz önünde bulundurursak Türkiye askerinin Gazze’ye gitmesi oldukça zor bir adımdır. Devletler duygusal reflekslerle savaşlara girmiyor, maalesef menfaat merkezli savaşa girmektedirler. Türkiye’nin Gazze’ye, Ukrayna’ya yaptığı silah satışı gibi bir adım bile zorlayıcı olabilir ama maddi manevi desteğini esirgememeli. Ukrayna’nın karşısında ötekileştirilen bir Rusya var ve Rusya’nın, Avrupa’dan kopması kendisi için Türkiye’yi vazgeçilmez kılmıştır. Ama israil’in arkasında ABD ve AB olması yaptırımları, tehditleri ve Doğu Akdeniz’deki savaş gemilerini aktif hale getirecektir. Doğu Akdeniz’in ele geçiremeden kaybı olabilir. Batı stratejistleri tarafından Pakistan Nükleer silahları da eklenerek Türkiye’nin duygusal bir adım atması isteniyor. Türkiye’nin Katar ile beraber bölge ülkeleriyle ortak bir pakt kurması, Batının yeni Haçlı yapılanmasına set olacaktır. Yalnızlaştırılan israil’in sonu gelecektir. Müslüman halkların duyarlılığı devletlerde oluşmadığı gibi mevcut rejimleri rahatsız etmektedir. İsrail bu durumu Gazze’yi yerle bir ederek değerlendiriyor.  

İsrail, savaşı kendi lehine genişletmekten kaçınmayacak ama önce korkak olan israil halkını cesaretlendirmek gerekiyor ve bunun için vahşice Gazze’ye saldırıyor. Aksi halde israilde kendi halkı kaçıp gidecektir, ki bu HAMAS’ın kısa saldırısında kendini gösterdi. HAMAS bu durumu çok iyi değerlendiriyor. Buna destek acil olduğu için mevcut siyonist düşmanı Hizbullah ve Yemen’de Ensarullah gibi örgütlerle sağlanmak zorunda; yıllar süren ambargoya rağmen çok iyi silahlanan HAMAS bu güce geldiyse, Hizbullah ve Ensarullah çok daha iyi durumdadır. Bunların maddi ve manevi desteği sağlanmalıdır. İsrail’in Gazze’den sonraki hedefinin Lübnan olduğu muhakkak.

 Mezhepçiliği de ortadan kaldıracak bir yapılanma İslam toplumları için kurtuluş olacaktır.

Batı’nın düşmanlığının yanı sıra kendi içimizdeki parçalanma olduğu gerçeğini görüp Batı’ya karşı büyük bir İslam Birliği kurmak için bölge ülkeleri ikna edilmeli. Aksi durumda Gazze için toplanan halk hareketleri mevcut rejimlerin aleyhine dönecek ve yeni çıkmaz bir süreç yaşanacaktır.

Suudi Arabistan, Irak, İran, BAE’nin Batı’ya petrolü kesmesi ekonomik ve Batı savaş tedarikini felç edecektir. Oluşan çok kutuplu dünyada İslam ülkeleri olarak yüzyılda bir gelen fırsatı kaçırmamamız gerekiyor. Bu kutbun kurulması için zemin hazır olduğu gibi kuracak güce hiç olmadığı kadar yakınız.