• DOLAR 32.45
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...

“İsveç,  NATO’ya alınır mı? Alınmaz mı?” konusu çok tartışıldı. Özellikle Türkiye üzerinden tüm Avrupa’da takip edildi. Ve bir kaç gün önce TBMM’de İsveç’in NATO’ya üyeliği onaylandı. Aslında bu mesele sıradan bir NATO devletinin başka bir devletin NATO’ya alınma meselesi gibi görülmemelidir. Zira İsveç’in şimdiye kadar Türkiye’ye karşı tutumu ve İslam âlemine meydan okuması açısından bakmalıyız. İsveç makamlarının hemen her gün tüm Müslümanların tepkisine rağmen Kur’an’ın yakılmasına izin veren kararlar alması onun İslam ülkelerine yaklaşımını gösteriyor. Bizim kutsal kitabımız olan Kur’an’a saygısızlıkta sınır tanımadılar. Türkiye’nin ve birçok İslam ülkelerinin tepkisel açıklamalarına kulak asmadan fiillerine devam ettiler. Peki, bu kadar seviyesiz bir dış politika izleyen bir ülkeye “Evet” demekle bize ne hayır gelebilir?

                Aslında NATO ülkelerinde olan devletlerin ortak metinlerinin genel anlamı şudur: “Ben size saldırana saldıracağım, siz de bana saldırana saldıracaksınız. Yani birbirimizin sırtını kollayacağız ve birbirimizin güvenliğini sağlayıp birlikte mücadele edeceğiz.” Çok basit bir dille NATO müttefikliği bu anlamdadır. Bu güvenlik ve bir birini kollama sadece askeri anlamda da değildir. Bu hem siyaseten hem de kültürel anlamda bir taahhüttür. Peki, bu taahhüdü veren İsveç, öncelikle senin kutsallarınla savaşmaktan vaz geçmesi gerekmez mi? Oysa NATO görüşmeleri sürdürüldüğü anlarda bile kendi verdikleri kararlarla kutsal kitabımız tüm dünyanın gözü önünde yakılıyordu. Bu kadar ilkesiz olan bir İsveç politikasına karşı elinizde bulundurduğunuz NATO kozunu da bırakarak onların üyeliklerini kabul etmek feraset körlüğüdür.

                İnanç boyutunu bir tarafa bıraksak dahi siyaseten meseleye baktığımızda da size karşı yıllardır terörü besleyen ve barındıran bir ülkeye karşı elinizde olan tek NATO kozunuzu da teslim ettiniz. Daha önce PKK ve FETÖ’yle ilgili Türkiye, İsveç’in üyeliğine onay vermek için bazı şartlar sunmuştu. İsveç bu şartlardan bir tanesini dahi yerine getirmedi. Oysa İsveç, Türkiye’nin tüm taleplerini kabul etse dahi NATO üyeliği kabul olur olmaz yine bildiğini okuyacaktır. İsveç’in siyasetini takip edenler bunu daha iyi anlıyordur. Şimdi Türkiye’nin elinde bulundurduğu NATO kartını bırakması ve İsveç’in üyeliğini kabul etmesi karlı mı oldu, zararlı mı? Tabi ki zararlı oldu. Çünkü Türkiye’nin ona karşı yaptırım yapacağı hiçbir kozu da kalmamıştır. Yani Türkiye, İsveç’e NATO konusunda “Evet” demekle en büyük hatalardan birisine imza attı.

                Sonuç olarak; Diplomasi ve anlaşmalar konusunda elinizdeki bir kartı kullanırken onun yerine ne kadar sağlamını aldığınızdır. Türkiye’nin NATO konusunda İsveç’e “Evet” demesi, elinde bulundurduğu tek kozunu da kaybetmiştir. Çünkü Türkiye kendi elindeki kozunu bırakırken ilke tanımayan İsveç’in ağzına bakmaktan başka hiç bir şey elde etmemiştir. Yani İsveç bu saatten sonra kutsallarımıza daha fazla saldıracak ve Türkiye’nin başına bela olan terörü de daha çok barındıracaktır. Lakin hesabı yaparken şartları doğru okumak, muhatabını tanımak ve elindekinin getirisini iyi hesaplamak gerekir. Türkiye’nin NATO konusunda “evet” demesi, Türkiye’nin şartları doğru okumadığını göstermiş ve elini zayıflatmıştır… Hükümet açısından da meseleye baktığımızda, İsveç’in NATO kararı, uzun bir aradan sonra Mecliste ilk defa CHP ve AK Parti’yi bir araya getirmiştir. Bu da herkes için bir soru işaretidir!