Ah Gazze!
Gazze’yi, Filistin’i yazmayıp da içerideki sosyal konulara döndükçe içim rahat etmiyor. Büyük bir eksiklik hissediyor, kendimi suçlu addediyorum.
Çünkü Filistin/Gazze’deki mazlumlara yönelik alçakça saldırılar devam ediyor. Katliamcı israil, Mısır’da yürütülen ateşkes anlaşmalarına ehemmiyet vermeyip ateşin durmasına yanaşmıyor. israil durmadan insanlık suçu işliyor. Önceki gün yine, canlı yayın yapan 5 gazeteciyi aynı anda şehit etti. Araçlarına yapılan saldırıda gazeteciler cayır cayır yandı.
Dünyadaki insan hakları savunucularının hepsi aciz, hepsi çaresiz gibi sadece olayları, katliamları seyrediyor. Kadınlar, çocuklar ve hayvanlar ile ilgili özel hassasiyetle öne çıkan oluşumların hepsi sınıfta kaldı. Gazze’de insanlık namına ne varsa, hepsi 7/24 hedefte ve siyonist vahşetin saldırısı altında.
Şu an fiili operasyonlarıyla katil israili endişelendiren bir tek Yemen’deki Müslümanlar var. Onun dışında israilin endişe duyduğu hiçbir güç şu an için ortada görünmüyor.
Suriye’deki yeni yönetim henüz tam şekillenmedi. Kendi içinde zaten bir ton sorun ve sıkıntısı var. Ekonomik ve askeri olarak daha toparlanmış değil. Birçok şehri harap vaziyette. PKK/YPG gibi unsurlar ile zalim Esed rejiminden kalan güçlerin nasıl bir karşılık verecekleri henüz tam belli değil. Öte tarafta, soykırımcı israilin Suriye topraklarını işgal edip kendisine yönelik olası operasyonlar için kendi tedbirini aldığı da zaten malum.
Eğer hedefte Mescid-i Aksa’nın kurtarılması varsa, inşallah bütün sıkıntıların üstesinden gelmek de kolay olur.
Gazze’de ne hastane kaldı ne de doğru dürüst tedavi yapabilecek doktor kaldı. Olan doktorların da maalesef tedavi imkanları çok kısıtlı. Sosyal medyada Yetimler Vakfı’nın Gazze’ye gönderdiği doktorların paylaşımlarını gördük. Gazzeli Müslümanların dertlerine derman olmak, çok büyük bir hizmet. Yetimler Vakfı yetkililerinin bu cesur adımını takdirle karşıladığımı ifade etmek istiyorum. Allah, giden doktorlarımızı muhafaza etsin ve görevlerini icra etmede kolaylık sağlasın.
Hristiyan dünyası şu anda Noel bayramıyla meşgul. Oysa siyonist Yahudilerin eliyle ve bir kısım Hristiyanların da desteğiyle bu kadar kıyımın yaşandığı bir dünyada bütün şenlikler ve etkinlikler iptal edilmeli, devam eden savaşların durdurulması için çaba gösterilmeliydi. Kadınlar, çocuklar, mazlumlar ve mahrumlar öldürülürken şenlikler yapılmaz, yapılmamalı. Empatinin olmadığı yerde insanlık da yoktur.
Gazze’deki masumların üzerine bomba yağarken, çocukların cansız bedenleri enkaz altından çıkarılırken, Hristiyan dünyasının bu yıl Noel’i bayram havasında kutlaması vicdani bir sorumlulukla bağdaşmamaktadır. Hz. İsa Aleyhisselam’ın öğretilerinde yer alan merhamet, adalet ve mazlumdan yana olma ilkeleri, Gazze’de yaşanan zulme sessiz kalmayı değil, bu haksızlık karşısında durmayı gerektirir. Bu katliamlar karşısında sessiz kalanlar, hatta kutlamalarını coşkuyla sürdürenler, vicdanları ve inançlarının özüyle yüzleşmelidir. Noel, gerçek anlamını ancak mazlumların çığlıklarına duyarsız kalmayarak bulabilir.
Bütün insanlık Gazze için ayağa kalkmalı; çünkü Gazze, herkes için bir samimiyet testi mesabesindedir!