• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Türkiye’de gündemler tabir yerindeyse jet hızıyla değişiyor ve biz de bu gündemlere gömülerek maalesef Filistin Gazze’de ve Lübnan’da gerçekleştirilen katliamları unutur gibi oluyoruz.

İstanbul’daki bazı özel hastanelerde bir çetenin gerçekleştirdiği bebek cinayetleri ve onun ardından da Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan ile ilgili çıkışı üzerine gündem yine değişti.

Hastanelerle ilgili soruşturma devam ederken Bahçeli’nin gündem ettiği konu daha bir ön plana çıktı ve şu an bütün medya sadece bu konuyu konuşuyor.

Elbetteki ülkenin iç gündemiyle ilgili sorunlar konuşulur ve hele terör gibi bir sorunun sonlandırılması konusu varsa bunlar tartışılır.

Toplumsal barışa hizmet edecek her adımın atılmasında fayda vardır ve geçmiş süreçlerden dersler çıkartılarak bu adımlar atılmalıdır.

Geçmiş olaylardan dersler çıkartılmadan tekrarlanan açılımlar, bizi benzer sonuçlara götürecektir ki bu intihara teşebbüsten başka bir şey değildir.

Bunu böyle ifade ettikten sonra asıl gündem olması gereken konuya geçmek istiyorum.

Yanıbaşımızda devam eden bir soykırımın bütün insanlığa etkilerinin olduğu bir yerde bunun gündemden çıkması gibi bir durum söz konusu olursa bu çok yanlış olur.

israil hem Filistin Gazze’de hem de Lübnan’da katliamlara devam ediyor. Küçücük bedenler, kilometrelerce yaralı yakınlarını taşımak zorunda kalıyor.

israilin bu katliamlarının bir şekilde durdurulması gerekir ki çevre ülkeler ve dahası bütün dünya kendi iç sorunlarıyla daha rahat ilgilenebilsin.

Gazze’nin kuzeyine su, gıda ve diğer insani yardımların hiçbiri gitmiyor. İnsanlar vahşi saldırılar neticesinde katledilen yakınlarını kefensiz toprağa veriyor. Gazze’nin diğer bölgelerinde de durum bundan farklı değil.

Lübnan’a saldırılar gittikçe yoğunlaşıyor. Kan emici zalimler kana doymuyor. Her geçen gün daha fazla kan akıtarak iktidarlarını muhkemleştirmenin heyulası içerisinde hareket ediyorlar.

Başta komşu ülkeler olmak üzere insanlıktan nasibini almış herkesin artık bir pratik geliştirmeleri lazım. Bu suskunluk insanlığı bitirecek.

Canlarını ortaya koyarak zulmü duyuranların bu ahı, herkesi ve her yeri kasıp kavuracak niteliktedir. Yarın çok geç olabilir.

Şehit edilen, katledilen binlerce bebek, çocuk, kadın, yaşlı ve masumun ahı inanın yerde kalmayacak.

Önemli olan her bir bireyin bu ahtan kendini nasıl kurtarabileceğinin gayreti içerisinde olmasıdır.

Ne mutlu gerçek gündemi ıskalamadan kendini bu ahtan kurtarmanın gayreti içerisinde olanlara!