İki boynuzlu boğa mı tek boynuzlu gergedan mı?
Kur`an`ın bilge kralı Zülkarneyn`dir. Kıssası Kehf suresinde(83-98) zikredilen Zülkarneyn “iki boynuz sahibi” manasındadır. Bilge krala “iki karn” yani “iki boynuz sahibi” denilmesinin hikmeti nedir? Çünkü iki boynuz dengeyi ifade eder. Hayatta birbirine akran şeyler olmak zorundadır. Hayatta ikili bir denge vardır. Madde ile mana, dünya ile ahiret, zahir ile batın hâsılı hayattaki her şey mutlaka bir akrana(düalist) sahiptir. Bu nedenle Peygamber(sav) “Dünya öküzün boynuzları üzerindedir.” Buyurmuştur. Yani dünyada denge, boynuzun tek değil iki olmasına bağlıdır. Burada hadis, dünyadaki bu iki boynuzun teke inmesi tehlikesine dikkati çekmektedir. Böyle olduğunda dünyada sarsıntılar toplumsal sorunlar, krizler ortaya çıkar.
Boynuzlar iki tane yani Zülkarneyn olmak zorundadır. Aksi takdirde dünyada düzeltme hareketleri ortaya çıkar ki bu da savaşlar, sarsıntılar, çalkantılar şeklinde tezahür eder. Bahsi geçen hadis de bu tehlikeye dikkati çekmektedir.
Dünya iki boynuz üzerindedir. Yani Zülkarneyn`in üzerindedir. Her şey akranıyla birbirini dengeler. Denge bozulduğunda Zülkarneyn yani “İki boynuz sahibi” harekete geçerek vaziyete çeki düzen verir.
İki boynuzlu ve temiz derisiyle boğa muazzam bir görüntü ve mana ifade eder. Boğanın bu dengeli ve güzel yapısının zıddı ise gergedandır. Zira gergedan tek boynuzludur. Onun diğer bir ismi de “tek boynuzu olan” manasında “Zülkarn”dır. Gergedan, dünyanın tek boynuz üzerinde olması durumunda karşı karşıya kalacağı durumu ifade eder. Gergedan, “zülkarn” yani “tek boynuz” sahibidir. Bu da iki ayaklı dengeyi değil, burnunun dikine gitmeyi ifade eder. Bu nedenle gergedanın boynuzu tam burnunun üzerindedir. Bu da onu zor durumda bırakmıştır. Bakış açısını kısıtlamıştır. Sadece önünü görür. Demek ki dünyada kim ikili dengeye dikkat etmez burnunun dikine giderse, burnunun üzerinde tek bir boynuza sahip olur ki bu da ona dert olur. Zillet olur.
Gergedanın başlıca özellikleri şunlardır,
Ayaklarında üçer parmak bulunur.
Kafası iri ve ağır, kulakları geniş, ucu püsküllü olan kuyruğu ince ve oldukça kısadır.
Son derece kalın olan derisi, özellikle omuz ve kalça bölgelerinde kıvrımlı kısımlarının kalınlığı 5 santimetreyi bulur.
Kulaklarının tepesindeki tüy tutamları ile kuyruk püskülleri dışında tümüyle çıplaktır.
Gergedanın boynuzu öbür hayvanlarınki gibi kemikten değil, saç, kıl ve lifsi bir proteinden oluşmuştur.
Gergedanın en büyük düşmanı, sinek ve kene gibi deri parazitleridir. Bunlar deri kıvrımları arasına yerleşerek etleri arasına kadar sokulup hayvanı huzursuz eder. Gergedan bunlardan kurtulmak için bataklıklara yatar, vücudunu çamura bulayarak buraları tıkar ve böcekleri boğar. Ayrıca derilerindeki kene gibi parazitleri yemek için sırtına konan kuşlara tepki göstermez.
İşte tek boynuzla kalmanın sonucu budur. Gergedanın çok kalın derisi hassasiyetini yitirmiştir. Okşanmaktan anlamaz. Üstelik gergedanın üzerinde kıl yoktur. Bu da onun adeta çıplak görünmesine sebep olur. Avreti ortadadır
Derisi parazitlerin, sinek ve kenelerin istilasına maruz kalır. Çünkü tek boynuzlu olan yapı kirlidir. Necistir. Maddi-manevi arınmaya muhtaçtır. Gergedan bu kenelerden kurtulmak için bataklıkta çamurun içinde debelenir. Çamur da maddeyi ve dünyevi boyutu ifade eder. Oysa bunun yanında bir de taharetin olması gerekmez mi?
Avrupa medeniyeti tek boynuzlu bir medeniyettir. Dolayısıyla bu, gergedan medeniyetidir. Bu nedenle derisi kirlenmiş ve kalınlaşmış, dolayısıyla duygusunu ve hassasiyetini büyük ölçüde kaybetmiştir. Kafası ve kulakları büyüktür. Birçok şeyi duyar ama basiretini yitirmiştir. Hantaldır. Burnunun üzerinde çıkmış olan tek boynuzu şehvetin, kibrin ve kendini beğenmişliğin timsalidir. Fakat bu da ona dert olmuştur. Gergedanların en büyük belası boynuzlardır. İnsanlar onların şehvete iyi geldiğini düşünerek boynuzları için gergedanları avlıyor.
Bugün Avrupa kirlenmiş olan derisinden ve içindeki kurtlardan kurtulmak için çamurun yani dünyeviliğin içinde debeleniyor. Fakat bu da onu rahatlatmıyor. Ya sinekler ya da kargalar-gurap, garbın(batının) üzerine üşüşüyor. Tek çareleri Zülkarneyn medeniyetine dönmeleridir. Bu da sahip oldukları maddi refahın yanına ancak İslam fıkhını koymalarıyla mümkündür. Aksi takdirde tek boynuzlarıyla ancak gergedan gibi çamurun içinde debelenirler. Burunlarının üzerindeki boynuz da onlara dert ve zillet olur. Öte yandan İslam dünyası da fıkhının yanına insana değer vermeyi yerleştirmeli Zülkarneyn vasfını sağlamlaştırmalıdır. Gergedan yeri süremez. Medeniyet te`sis edemez. Bu nedenle Avrupa`nın dönemi kapanmak üzeredir.
Şimdi aslında mehdiyi değil Zülkarneyn`i beklemek gerekir.