Terör şebekesi israil, bölge ülkelerine yönelik tehdit olmaya devam ediyor. Filistin, Lübnan ve Yemen’den sonra şimdi de Suriye’ye yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı.

Yeni devrimden sonra makul hiçbir sebep gösterilmeksizin Suriye’nin silah depoları vurulmuştu. Geçtiğimiz çarşamba günü de yine Suriye’nin askeri yerleşkeleri ile birlikte Şam Havaalanı’na yönelik saldırılar yapıldı.

Bu seferki saldırıların hedefinde aslında Türkiye de vardı. Türkiye ile terör rejimi israil arasındaki karşılıklı açıklamalar, 29 Mart’ta başlamıştı. israilin Lübnan’a hava saldırısını kınayan Dışişleri Bakanlığımız, israilin uluslararası hukuka itibar etmediğini ve bölgenin güvenlik ve istikrarına tehdit olmayı sürdürdüğünü ifade etmişti. israilin soykırım yaptığı belirtilmişti.

Aynı gün X hesabından bu paylaşımı alıntılayan terör şebekesi israilin sözde Dışişleri Bakanlığı ise, “Erdoğan bir yandan kendi vatandaşlarını şiddetle bastırıp siyasi rakiplerini kitlesel bir şekilde tutuklarken, diğer yandan uluslararası topluma kibirli bir şekilde değerler üzerine vaaz veriyor” dedi ve ekledi: “Erdoğan’ın Türkiye’sinde adalet yoktur, hukuk yoktur, özgürlük yoktur.”

Yani terör rejimi israil, Türkiye’deki son gelişmelerle ilgili, CHP’li belediyelere yönelik yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık ve dolandırıcılık operasyonlarına isim vermeden müdahil olup tepki gösterdi ve aslında tarafını belli etmiş oldu.

Açıklamalar karşılıklı sürdü. En son Dışişleri Bakanlığı’nın, katil israillilerden gelen höykürmelere yönelik bir açıklaması oldu ve uluslararası toplumun, israilin yayılmacı ve saldırgan politikalarına engel olması çağrısı yapıldı.

Gelişmeler öyle gösteriyor ki, israil rahat durmayacak ve büyük bir savaşın fitilini ateşleyecektir. Onlar kendi teknik imkânlarına güvenerek işgal ettikleri toprakları genişletmenin hesabını yapmaktalar.

Suriye’ye yönelik saldırılar, hem Türkiye’yi hem de Arap dünyasını daha fazla ilgilendirecektir gibi. En azından işgalci gücün yayılmacı politikasından kendilerinin de etkileneceğini hesap ederek, çevre ülkelerin çok da sessiz kalmayacaklarını düşünmek istiyor insan.

Aylar önce sırada Türkiye’nin olduğu değerlendiriliyordu, ancak yapılan ateşkes sonrasında bu şekildeki açıklamalar azalmıştı. Şimdi ise tekrardan sıranın Türkiye’de olduğu gerçeğinin biraz daha kendini hissettirmeye başladığı ortada.

Oyla, sandıkla, darbeyle değiştiremediklerini dışarıdan savaş açarak devirmeyi deneyecekleri hususu akıldan çıkarılmamalıdır. Onlara gösterilen müsamahanın, onları “merhamete” getireceği düşünülüyorsa büyük bir yanılsama var demektir. Tavizler, ticaretler, iyi ilişkiler; bir korkunun işareti sayılıyor ve düşmanı daha da cüretlendiriyor.

Gerek NATO üzerinden gerekse de doğrudan onların işine yarayan her ne varsa, bütün imkânlar bıçak gibi kesilmelidir. Bu canavarların, anladıkları dilden karşılık bulmalarından başka çıkar yol yoktur. Soykırımcı, gözünü kırpmadan gece gündüz kadın çocuk öldürüyor! Bunlar Nazilerden daha vahşi, Haçlılardan daha barbar! Bunların uluslararası düzenden, insan hak ve hukukundan, medeni dünyanın ilkelerinden anladığı yok; bunları taktıkları da yok!

Bölge ülkelerinin önündeki tek seçenek, güç kullanarak bu barbarlığı durdurmaktır. Aksi takdirde inanın, bölgedeki herkes hedeftir! Hiç kimse kendini kandırmasın!