“HAMAS, şunları kabul etmek zorunda” diye başladıkları 20 maddeyi, Trump’la birlikte oturup açıkladıkları halde, HAMAS’ın cevabına ve Trump’ın alel acele bunu hoş karşılamasına Netenyahu’nun çok şaşırdığı belirtildi. Tabi Trump, “israil, bombalamayı durdurmalı” dedikten bir saat sonra da yoğun bombardımanın durmadığını da gördük.
HAMAS, en baştan beri yapılan ateşkes tekliflerine bütünüyle hayır demedi. Elindeki esirleri de bırakmaya hazır olduğunu bu süreçte defalarca ilan etti. Yine Gazze’nin yönetiminin, üzerinde uzlaşı sağlanan Filistin heyetine devri konusunda da şimdiye kadar hiç kaçamak cevap vermedi, “Gazze’nin idaresi mutlak surette bizde olacak” demediler. Yani dün açıkladıkları maddeleri, zaten daha önce farklı cümlelerle ama benzer içerikle defalarca yapmışlardı. Üstelik, iki yıldır anlaşma teklif eden taraf hep işgal rejimi idi, kendisi bunu ABD üzerinden, bölgedeki arabulucu ülkelere havale ediyordu. Ama, kendi teklifleri HAMAS tarafından büyük ölçüde kabul edilmesine rağmen, siyonist rejim taahhütlerini yerine getirmedi.
“Onlar, kendileriyle antlaşma yaptığın, sonra her defasında hiç çekinmeden ahidlerini bozan kimselerdir.” (Enfal 56)
Ayet-i Kerime “fi külli merratin” yani her defasında bozarlar diyor.
Yani bunlar, “tamam biz de kabul ediyoruz” deseler de kesinlikle huylarından, tıyniyetlerinden vazgeçmeyecekler ve asla sözlerinde durmayacaklar.
Neyse şu anda asıl konu, bundan ziyade HAMAS’ın dün verdiği cevap ve Trump’ın, bunu anında olumlu değerlendirmesi.
Daha önce ikide bir kendilerini tehdit edip “yok olmalılar” dediği halde, HAMAS, dünkü cevabında, “çabalarından ötürü Trump’ı takdir ediyoruz” dedi. Bu bile, batılıların ve Siyonist patronlarının aklını başından aldı.
Nasıl yani? Normalde HAMAS şöyle demeliydi: “Silahlarıyla, ve düşmanca siyasetiyle bize bu felaketi yaşatan ABD ve başındaki Trump, önce kendisi barıştan ve insanlıktan yana dürüst davranmalıdır.”
HAMAS, “silahları Filistin devletine bırakırız” diyerek de ters köşe yaptı. Çünkü, beklenen tavrı neydi? “Silahlar konusu, müzakereye kapalıdır, bunu bizden isteyenlerin önce kendileri bize ve halkımıza karşı silah doğrultmaktan vazgeçmeliler.”
Ve avam lisanıyla söyleyelim burada müthiş bir gol atarak ne demiş oldu: “Silahlar, sizin gibi rasgele canlı öldürmek için taşıdığımız araçlar değil. Hem de sizin korktuğunuz çapta da değil. Ya silah ya Filistin Devleti. Tercih sizin..”
Şimdi sadece tek başına bu konu bile, siyonist işgal rejimini birbirine düşürmeye yetecektir.
Ve ölüler de dahil esirlerin hepsini bırakmayı da kabul ederek, Trump’ın bütün taşlarını toplamış oldu. Bu, dama oyununun ustalığı değil, sensei splinter gibi daha ötesi bir şey. Daha önce açıkça “tam bir or. çocuğu” dediği Netenyahu için Trump, şimdi ne demeli?
Mesela -affınıza sığınarak- şöyle dalamaz mı: “L.n eb...in or. çocuğu! Bak adamlar bütün rehineleri bırakıyorlar, ellerinde sana karşı bir kozları da kalmıyor, daha ne istiyorsun, bırak da tüm dünya, şu Nobel Barış Ödülünü hak ettiğimi kabul etsin.”
Ve yine HAMAS’ın; Gazze’nin yönetimini bırakmayı kabul ettiği heyeti; “ulusal mutabakata dayalı ve Arap-İslam desteğiyle kurulacak bağımsız Filistinli bir heyet” şeklinde tarif etmesi de, satrancın duayenleri olan Carlsen’i ve Casparow’u bile mat edecek cinstendi.
Normalde ne demesi beklenirdi: “Yüzbinlerce şehidimiz ve başlarında da en azizlerimizin ödediği bedel, bizden başka hiç kimsenin burayı idare edemeyeceği anlamına gelir, bunu da asla masada, şunun için bunun için konuşacak değiliz.”
Ama öyle büyük bir fedakarlık yaptılar ki, kendilerine yönelik cinayetlerde, doğrudan ve dolaylı katkıları olanları da istisna etmeden “buyurun idareyi de siz belirleyin” dediler.
Ve bu madde ile başta övdükleri Trump’ı da çöpe attılar. Neden? Hatırlayın ne demişti Trump: “Gazze'yi geçici olarak Trump’ın başkanlık edeceği ve üyeleri arasında Tony Blair’in de olacağı Barış Kurulu denilen bir uluslararası organının gözetimi altında "teknokrat, apolitik Filistin komitesi" yönetecek.
Yani ne demiş oldu HAMAS: “Esprilerinizi kendinize saklayın, burada mesele ciddi.”
Ve kabul etti Trump.
Tabi ki kabul etti dünya.
Neyi?
En güçlü, en teknolojik bombalarla yenemedikleri HAMAS’ın askeri başarısı kadar diplomatik ve siyasi başarısını.
Neyi?
Filistin gerçeğini.
Neyi?
Herkesin önünde diz çöktüğü ABD’nin HAMAS’ı kabul etmek zorunda kaldığını.
Ha bu arada şu “HAMAS, terör örgütüdür” diyenler ise Trump’ın HAMAS’ın teklifini hemen kabul etmesine şaşırmamışlardır. Ne yani şaşırıp da Netenyahu ile aynı kümeye mi düşsünler?
Mevlâ, akıbeti hayreylesin.