Terör örgütü siyonist varlık, terör estirmeyi temel bir politika ve stratejiye dönüştürmüştür. Politikasının temel zemini ve felsefesi, sınır tanımayan bir şiddet ve teröre dayanmaktadır. Bu hâli ile tüm bölge ülkeleri ve aynı zamanda tüm insanlık için bir tehdittir. Siyonist varlık var oldukça ya da askerî güç ile saldırganlıktan vazgeçmeye mecbur edilmedikçe bu tehdit giderek büyümeye devam edecektir. Uluslararası ilişkiler anlamında hiçbir zaman güven vermeyen siyonist varlık, adeta terörü ve şiddeti kutsamış ve varlığını bu felsefeye bağlamıştır.
Gazze'de ilan edilen ateşkesin şartlarına tam olarak riayet edilmezken ve ateşkes tarihinden bu yana hâlâ siyonist saldırılar devam ederken, öte yandan temel yaşam malzemelerinin girişi ya engelleniyor ya da kısıtlanıyor.
Gazze'de göreceli bir ateşkes sağlanırken, Batı Şeria'da siyonist terör hızla tırmanmaktadır. Her vesile ile Filistinli masumlar (çocuklar dahil) katledilmektedir. Ortada hiçbir sebep yok iken zevk olsun diye insanlar öldürülüyor. Hatta bu durumu, bazen siyonist gazeteler bile ifşa etmektedir.
Bir örnek vermek gerekirse;
Siyonist basından Haaretz gazetesi şöyle bir haber aktarmakta ve bu olayda katledilen çocuğun resmine yer vermektedir:
Batı Şeria'nın El Halil şehrinde 9 yaşındaki Filistinli çocuk israil askerleri tarafından öldürüldü. Çocuk Muhammed Hallak, hiçbir tehdit oluşturmuyordu, buna rağmen kendisine ateş açıldı. Onu vuran askerler ise dans ederek kutlama yaptı.
İşte sözün bittiği yer...
Bunu aktaran bir siyonist gazete... Bu vaka, her gün yaşanan vahşet örneklerinden sadece birisi...
Süreç siyonistlerin insafına bırakıldığı zaman ve Direniş'in silahı indiği zaman yaşanacak tablo budur. Filistin'in her bir beldesi bir Srebrenica olur.
Gazze'de nispeten savaşa ara verilince, adeta kan içmeye and içmiş siyonist domuzlar, Suriye, Yemen ve bilhassa Lübnan'a durup dururken, herhangi bir bahane ile saldırı düzenlemektedir. Bazen bir gün içinde onlarca bombardıman yapılmaktadır. Ortaya çıkan tablo, bu meselenin sadece Gazze ve Filistin meselesi olmadığını, tüm bölge halkları ve devletlerinin tarihi günler yaşadığını göstermektedir.
Siyonist terör ve yayılmacılığının durdurulması ve Gazze ateşkesinin muhafaza edilmesi adına, tarihi adımlar atılmalıdır. Bu sürece garantör olanlar da garantör gibi ağırlıklarını ortaya koymalıdır. Misafir sanatçı veya figüran gibi davranmak, sorunu çözmeyeceği gibi siyonist varlığı daha da vahşileştirecektir. Bu set yıkılırsa, diğer ülkelerin başkentleri siyonist tufanı karşılamaya hazır olmalıdır. O halde; Ye'cüc ve Me'cüc'ü hapseden set misali olan Gazze cephesi korunmalı, desteklenmeli ve tahkim edilmelidir. Gazze cephede desteklenmedi; ama hiç olmaz ise bu günahın kefareti bağlamında, masada ve diplomaside sonuna kadar desteklenmelidir.
Filistinliler diplomasi, siyaset ve ekonomide; yeniden inşa ve imarda yalnız bırakılmamalıdır.
Gazze'de hiçbir şey bitmedi. Tam tersine her şey daha yeni başlıyor. Siyonist varlığın terör estirmemesi adına, bölge devletleri ve insanlık, süreci yakından takip edip siyonist cepheden gelecek alan ihlallerini daraltmalıdır.
Gazze meselesinin çözümünde çok büyük rolleri olduğunu ifade edip arzı endam eyleyen liderler, siyonist varlığın ateşkese riayeti konusunda da sahada görünmelidir.