Genel bir tanım yapacak olursak, toplumun genel görgü ve nezaket ilkelerini yansıtan, adet ve kural halini almış iyi tutum ve davranışların tamamına “edep” denir. Edep kelimesinin etimolojisi hakkında farklı görüşler vardır. “Ziyafete davet etmek, iyi tutum ve alışkanlıklar, incelik ve kibarlık, hayranlık ve takdir” bu anlamlardan birkaçıdır. Edep bir mümin için hayırlı ve yararlı bilgi, davranış ve alışkanlıkların tümünü ifade eder. Edep ve haya perdesinin sökülüp ayaklar altına alındığı Müslüman bir ülkede gençliğin bir kimlik burhanı yaşadığı yadsınamaz bir hakikattir.

Agresif, saldırgan, haz ve hız düşkünü, sosyal medyadan aldıkları desturla bir enerji yüklenip -sözüm ona- bu enerjiyi sevginin, merhametin, adaletin, özgürlüğün ve dönüşümün birleşik ruhsal enerjisine dönüştürmektedirler. Kitap okumak yerine niyet okuyan, dahası, birbirlerinin canına okuyan; kollektif anlayış ve yardımlaşmayı benimsememiş, kişisel menfaatlerini her şeyin üstünde tutan, büyüklerine hürmet etmeyen, küçüklerine şefkat göstermeyen, toplumun değerlerine göre değil kendi çıkarlarına göre hareket eden oportünist, çıkarcı, bir o kadar edep yoksunu, patavatsız ve kimliksiz bir neslin pervasızca hareket edip rengini topluma vermeye çalıştığı sevgili okurların malumdur. Edep sınırlarını aşan "Z Kuşağı Nesil" dindarlıktan ziyade zinhar kindar yetişirse şaşırmamak gerekir.

Evet, edep terimi “gelenek, görenek, ahlâk” gibi ilk anlamları yanında İslâm kültürünün tarihî gelişimi içinde çeşitli mevkiler, meslek ve sanatlar; eğitim ve öğretim ilmî araştırma ve tartışmalar; ibadet, Kur’an okuma gibi İslami faaliyetler; yeme içme, giyim kuşam, temizlik vb. günlük meşguliyetler; her türlü sosyal ilişki ve hayatın diğer bütün alanlarına dair bilgiler ve en uygun davranış tarzları için kullanılan son derece geniş kapsamlı bir terim halini almıştır. Şüphesiz bütün bu konularda en ideal örnek ya da rol model insan, Hz. Muhammed(s. a. v) kabul edildiği için İslâm ahlâk ve edep literatürüne giren eserlerin çoğunda “Âdâbü’n-Nebî” veya benzer başlıklar altında Hz. Peygamber’in ahlâkî kişiliği örnek olarak sunulmuştur.

Edep, “Bir şey hakkında bilgi” anlamında aynı kökten gelen te’dip “birini bir konuda bilgilendirme, eğitme” anlamında, edip ise “bir şey hakkında bilgi sahibi olan kişi” anlamında da kullanılmıştır. Rasul-i Ekrem(s. a. v) bir hadiste “Beni rabbim eğitti ve eğitimimi en güzel şekilde yaptı” buyurmuşlardır.

Demek ki edep, “Eğitilmiş kişinin eğitimle te’dip kazandığı durum” ona sahip olan kişiyi küçük düşürücü durumlardan koruyan meleke “yanlış durumlardan kendisiyle sakınılan şey” insanı yanlış yamaktan koruyan ilim” söz ve hareket takdire şayan kabul edilen davranış tarzlarını uygulamak, nefsin eğitimi ve huy güzellikleri gibi geniş bir alan yelpazesine sahiptir.

Nitekim yukarıdaki anlamlardan hareketle edep, “toplumda uyulması gereken, kişiyi utanılır durumlara düşmekten koruyan kurallar ve insanlarla ilişkilerde gerektiği yerde gerektiği gibi davranma meziyeti anlamında kullanılmakla birlikte Türkçedeki “görgü kuralları” ve “âdab-ı muaşeret” ile de eş anlamlıdır. Edep, hal ve tavırlardaki güzellik, incelik, ahenk anlamında kullanılmakla birlikte zarafet ve nezaket anlamlarını da içermektedir

Hülasa edep, hem güzel ahlak sahibi olmayı hem de görgü kurallarına uygun davranmayı ve nazik olmayı; bir başka ifadeyle insanın bütün tavırlarında içeriğin ve üslubun, niyetin ve davranışın, sözün ve tavrın doğru, iyi ve güzel olmasını ifade eder.

Rabbim bizleri edebini takınan, haddini ve hududunu bilen kullarından eylesin inşallah!