Şanlıurfa'da düzenlenen "Gazze İçin Nöbetteyiz" programına katılan Araştırmacı Yazar Dr. Abdulkadir Turan, Peygamberler diyarı Kudüs'ün, ümmetin ve tüm insanlığın davası olduğuna dikkat çekerek, programa gelen ebeveynlere çağrıda bulunarak, "Eğer siz Şeyh Ahmed Yasin olursanız gençleriniz de Muhammed Ed-Dayf, Ebu Ubeyde olur." dedi.
ŞANLIURFA - 7 Ekim'den bu yana Filistin'de yaşanan soykırıma yönelik halk, Filistin'e destek amaçlı birçok etkinlik düzenlemeye devam ediyor. Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde Siverek Gazze Dayanışma Platformu tarafından, Araştırmacı Yazar Dr. Abdulkadir Turan'ın katılımı ile Gazze İçin Nöbetteyiz programı düzenlendi. Gazi Parkında düzenlenen programa, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, siyasi parti temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
"SİVEREK'TE GAZZE'Yİ KURTARACAK KADAR BİR TOPLULUK VAR"
Programa konuşmacı olarak katılan Araştırmacı Yazar Abdulkadir Turan, Osmanlı Devleti'nin sonlarında üç fikrin ortaya atıldığını belirterek, "Yüz elli yıl önce Osmanlı'nın sonlarında üç fikir ortaya adıldı. Birincisi Arz-ı Mevud yani Fırat-Dicle arasını komple kontrol altına almak, ikincisi İstanbul'u da içine alan büyük Yunanistan projesi, Vilayat-ı Sitte projesi... O da büyük Ermenistan projesiydi, o da Diyarbakır ve çevresine yönelikti. Kudüs'ten girip Şanlıurfa, Diyarbakır, Van gibi yerleri ve Trabzon'u da içine alıyordu. İslam aleminin kalbine bir hilal gibi daire çiziyordu. Avrupalıların gayesi şuydu; Eski Bizans-Rum sınırlarına ulaşmak, Akdeniz'i de içine alıp kendileri için bir göl gibi görüyorlardı. Mısır, Libya Karadeniz'de onların hakimiyetindeydi 'Bu coğrafyayı öyle bir alacağız ki İslam bir daha ayağa kalkmasın' şeklindeydi. Diğer iki proje akamete uğrarken bu Arz-ı Mevud projesi devam etti. Duhok Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi girişinde bir pankartta şöyle yazılıyordu: Hazreti Ömer fethetti, Selahaddin özgürleştirdi, şimdi onu kim kurtaracak." ifadelerini kullandı.
"EN BÜYÜK SIKINTIMIZ DİLİMİZİN MÜSLÜMANLARIN ALEYHİNE İŞLEMESİDİR"
Herhangi bir Müslüman kesimin, çocukların önünde eleştirilmemesi gerektiğini ifade eden Turan, "Bugün bizim en büyük sıkıntımız, dilimizin Müslümanların aleyhine işlemesidir. Evlerimizde mümkün olduğu kadar herhangi bir Müslümanı, Müslüman kesimi çocukların önünde eleştirmeyin. Bu kadar küffar varken çocuklarınıza Müslümanları eleştirmeyin. Eğitim sistemi, medya boyuna gavuru sevdiriyorlar. Siz de onu Müslümanlardan soğuttunuz mu? Cemaatlerden soğuttunuz mu? Sabahtan akşama kadar ondan sonra kimse kalmıyor. Çocuk Müslümanlardan soğuyor. " diye konuştu.
"BU MEMLEKETTE YAPILANLAR KUDÜS DAVASINDAN BAĞIMSIZ DEĞİLDİR"
Turan, "Birlikte çalışabiliyorsanız 'ümmetsiniz' demek. Selahaddin, Müslümanların hatasını görmezdi. Hainleri bilecek kadar zeki, görmezden gelecek kadar akıllıydı. Hainler için gerekli tedbirleri alıyordu ama hain onu fark bile edemiyordu. Selahaddin, Hafize bayanların at sürebilen, tedavi yapabilen yer mücevherat çıkarabilen birçok kapsamlı bayanlardan bir tabur kuruyor. Her bir insanın komünistleşmesi, her bir insanın küfre düşmesi, Kudüs'ten bağımsız değildir. Burada bir kız çocuğunun başını açıyorlarsa, bir genci dinsiz yapıyorlarsa, Kudüs davasından bağımsız değildir. Son yetmiş yıldır bu memlekette yapılanlar Kudüs davasından bağımsız değildir. Belli bir dönemde Filistinli gençler de bu akıma kapılıp 'yaşasın Marx, yaşasın Stalin, Lenin, Komünizm' dedi. Bu imansızlar burada namazı yasaklarken Filistin'de sözde özgürlük satıyorlardı. Bizim Türkiye'de birçok Komünist Filistin'de yetişiyordu." ifadelerini kullandı.
"ZAFERİN SİMGESİ 'ELHAMDÜLİLLAH'TIR"
Turan, "Tarihte Ebu Ubeyd Es-Sekafi fillerin hortumunu keserek teslim olmadı. Şehit oluyor ve savaşı kazanıyor. Bir de sahabe tarihinde Ebu Ubeyd'e bin Cerrah ümmetin eminini, bir de şimdiki Ebu Ubeyde El Aksa diyoruz. Eğer siz Şeyh Ahmed Yasin olursanız gençleriniz de Muhammed El Dayf, Ebu Ubeyde olur. Eğer siz Necmeddin Eyyubi olursanız çocuklarınız da Selahaddin olur… İnsan, imkan üreterek haksızlığa karşı çıkabilir. Bu gençler bize bunu öğrettiler. Yok, efendim tankları var, uçakları var, silahları var, 'mümkün değil kimse bize baş edemez' diyorlar. Bugün elli gündür ilerleyemiyorlar. Öldürüyorlar ama hala yaşıyorlar. O direniş anneleri, hamd ve tevekkül anneleridir. Şehit evlatlarını ellerine aldığında 'elhamdülillah' diyorlar. Zaferin simgesi 'Elhamdülillah'tır. Kaybettiğiniz zaman diz çökmüyorsanız, kazandığınız zaman kibirden uçmuyorsanız, biz buna, her halimize hamd hali diyoruz. Eğer şehit oluyorsak zayıf olduğumuzdan değil, direndiğimizden dolayıdır." şeklinde konuştu. (İLKHA)