Halkın dikkati siyasetin üzerinde iken İslâmî çevreler, genellikle siyasete epey uzaktı. Bundan dolayı, onlarla halk arasında olması gereken bir iletişim yoktu.
Bugün halkın bir kesimi günlük siyasetten epey yorulmuş. Daha doğrusu halkın bir kesiminin siyasetle uğraşma mecali yok. Kişisel bunalımlar, ailevi sorunlar, kariyer yapma hevesi, sorunlarını eğlenerek unutma çabası… Toplum içinde bambaşka koridorlar açmış.
O koridorlara girenler, günlük siyasi haberleri takip etmezler, oralardan kendilerine bir şeyler anlatılmasından haz almazlar. Haz almadıkları gündemleri de tereddütsüz reddederler. Oysa İslâmî kesimlerde yoğun bir siyasi gündem vardır. Neredeyse günlük hayatın her aşamasında siyaset konuşuluyor.
Meseleleri kubbeden izleyip yönlendirecek bir el olmayınca kim nereye giderse orada kalıyor. Bir dönem siyasi gündemden uzak olma sorunu vardı. Müslümanlar, oralara teşvik edildi ve oralarda kaldılar.
Müslümanların bu çağda siyasetle uğraşmaları normalin de ötesinde bir zorunluluk… Lâkin herkesin her yerde siyaset konuşması… Kişilerin imanlarının varlığının, akidelerinin doğruluğunun bile salt İslam dünyası içi ile ilgili siyasi görüşleri ile belirlenmesi… Sadece bir gündem dışı kalma sorunu olarak değil, belki aynı zamanda sapma bağlamında ele alınmalıdır.
Zira Müslümanlar içi siyasi taraf tutmanın, iman ve akide ile ilişkilendirilmesinden öte, iman ve akidenin taraf tutma ile değerlendirilmesi, saklı bir tekfirciliğe yol açmakta, tekfircilik de nihayetinde çekişme, çatışma ve bölünmeye neden olmaktadır.
Bugün Ramazan’ın ilk günü… Kalplerin yumuşadığı mevsimin başlangıcı… Duyarlılığını kaybetmiş kesimlerin dahi, iyiliğe niyetlendiği bir mevsim…
İşte bu mevsimde kendi koridorlarında yol alırken kalpleri yumuşayanlar için hakka giden koridorlar açmak… Bunalan zihinleri, kararan kalpleri etkileyecek, makul ve samimi bir gündeme yönelmek…
Siyasetle uğraşanlar elbette gündemlerinde kalacaklar, düşünce üretenler elbette düşünce üretecekler… Mesele onlar değil, onların dışındaki büyük çoğunluk…
Bu Ramazan’da birinin hakka doğru yol almasına vesile olacağım diye niyetlenmek… İlk günden bu yönde spesifik bir hedefe yönelmek… Sonra o niyet doğrultusunda belirlenen kişi veya kişilere ulaşmak ve onların gündemini hakka doğru yol alış yönünde değerlendirmek…
Bu, bileni nasıl da mutlu eder? Ramazan başlıyor ve siz bir hidayet planı yapıyorsunuz, Ramazan bitiyor, muhasebenizi yapıyorsunuz ve o plan doğrultusunda elinizden geleni yaptığınızdan emin oluyorsunuz. Bu mutluluk, sizi bir yıl götürür ama bu mutluluk, aynı zamanda sizin, Ramazan’dan sonra da ona vesile olan eylemi sürdürmenizi sağlar.
İnanç sorunu yaşayan birinin zihnini hak yönünde berraklaştırmak… Kişisel sorunları içinde bunalmış, dindar bir insanı bunalımından kurtaracak bir yola sevk etmek… Mutluluğu günahta arayan ve günaha yöneldikçe batan bir insanı bataklıktan kurtarmak… Ramazan boyunca bu yönde söz söylemek…
Ama öyle boşluğa konuşur gibi, kitlelere konuşmak değil, belirli kişilere konuşmak… Onların elini bizzat tutmak, gözyaşlarının elinize değmesinden rahatsız olmamak, rahatsız edici sözleriniz kalbiniz incitse de onlardan kaçmamak…
Hayali bile güzel… Bu niyetle Ramazanınız mübarek olsun… İbadetlerimiz, tefekkür ve takvaya vesile olsun…