Gazze, Ramazan ayında bile kan ve gözyaşıyla yoğruluyor.

İşgalci terör şebekesi, bir kez daha ateşkesi bozarak çocuk, kadın, yaşlı demeden masum insanları katlediyor. Dünya, bu vahşete tanıklık ediyor ve ne yazık ki sadece izlemekle yetiniyor. Birleşmiş Milletler birkaç cümlelik kınama yayımlarken, ABD açıkça işgalcinin katliamlarına destek veriyor.

Batı’nın ikiyüzlülüğünü artık konuşmanın bir anlamı yok. Onlar zaten zalimden yana… Asıl mesele, Müslümanların ne yaptığıdır.

Müslüman halklar, meydanları doldurmalı, işgal rejiminin temsilcilikleri önünde seslerini yükseltmeli, Gazze’deki kardeşlerimizin yalnız olmadığını tüm dünyaya haykırmalıdır.

Filistin bayrakları her yerde dalgalanmalı, sokaklarda direniş ruhu hissettirilmelidir. Sosyal medya paylaşımlarının ötesine geçip, zulmü durdurmak için fiili adımlar atılmalıdır.

Mesele sadece protestolarla sınırlı kalmamalı. Artık Müslümanların birlikte hareket etme zamanı geldi geçiyor. Diplomatik kınamalar ve birkaç açıklamayla yetinme devri bitmelidir. İslam ülkeleri, işgal rejimiyle tüm ilişkilerini kesmeli, ticari ve askeri bağları koparmalıdır. Ancak bundan önce tüm İslam ülkelerinin halkları başlarındaki kuklalardan kurtulmalıdır.

Topraklarımızdaki yabancı üsler kapatılmalı, düşmanla iş birliği yapan her türlü ekonomik ve siyasi mekanizma ortadan kaldırılmalıdır. Siyonist rejim, ancak güçlü bir direnişle durdurulabilir. Bu direniş sadece Filistin’de değil, tüm İslam dünyasında aynı ruhla büyümelidir.

Tarih, bize Müslümanların birlik olduğunda nasıl zafer kazandığını, parçalandığında ise nasıl esaret altında kaldığını defalarca gösterdi.

Selahaddin Eyyubi, İslam dünyasında dağınıklığın hüküm sürdüğü bir dönemde, mezhep ve etnik ayrımları bir kenara bırakarak Müslümanları bir araya getirdi. Kudüs, ancak bu birlik sayesinde Haçlıların elinden kurtarıldı. Bugün de benzer bir tablo ile karşı karşıyayız. Gazze’de akan kanı durduracak olan şey, İslam ülkelerinin Selahaddin’in mirasını hatırlayarak tek vücut halinde hareket etmesidir.

Bugün sessiz kalanlar, yarın hesap vermekten kaçamayacaktır. Tarih, zalimlerden yana olanları da, mazlumlara sırt çevirenleri de unutmaz. Gazze’de süren katliama göz yumanlar, sadece bir ülkeye değil, tüm insanlığa ihanet etmektedir. Müslümanlar, bu ihaneti görmeli ve bir araya gelmelidir. Çünkü bu savaş sadece Gazze’nin değil, tüm ümmetin savaşıdır.

Ramazan ayı, mazlumun yanında durmayı, zulme karşı ses yükseltmeyi gerektirir. Bugün sustukça, yarınımız daha kötü olacaktır. Gazze’de akan kanın durması, ümmetin uyanışına bağlıdır. Eğer bu uyanışı sağlayamazsak, zalimler üzerimize daha fazla gelecektir.

Müslümanlar birleşmeli… Tek ses, tek yürek olmalı… Kudüs davasını, ümmetin ortak davası olarak sahiplenmelidir. Kısacası birliği sağlamaktan başka çaremiz yok... vesselam...

Süleyman KIZILÇINAR