• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Cumhuriyet’in kurucu aklı ve devrimlerin, ilke ve inkılapların uygulayıcısı olan CHP, bu aralar takiyye sancısı çekiyor.

Normalde ‘Takiyye’ CHP Zihniyetinin ilk nüvesi olan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin çalışma düsturuna aykırıdır.

İttihat’çılar takiyye yapma gereği duymadan II. Abdulhamid’e karşı açık cephe açmış ve onun şahsında İslami olan her şeye karşı savaşmışlardı.

İttihatçılar devamlı surette “(Sözüm ona) İstibdata karşı Hürriyet ve Meşrutiyet” kelimelerini dillerine pelesenk etmiş ve yeri geldiğinde  Balkan dağlarında ‘Gerilacılık’ yapacak kadar işi ileri götürmüşlerdi.

İttihatçıların ‘Hürriyet Kahramanı’ olarak adlandırdığı Resneli Niyazi 1908 Cuma günü, emrindeki askerlerle Makedonya dağlarına çıkıp II. Meşrutiyet’in ilanına yol açan ayaklanmayı başlatmıştı.

Meşrutiyetin ilanından sonra da Hürriyet Kahramanı süper ikili(!) Enver Paşa ile Resneli Niyazi Eminönü iskelesinde çarşaflı kadını (sözde) zincirlerinden kurtarma seremonisi sergilemişlerdi.

Bilahare İttihatçı zihniyet, koca Osmanlı İmparatorluğu’nu birkaç yıl içerisinde paramparça etmiş ve Lozan’da İngilizlere başta Hilafet olmak üzere İslami yaşam tarzına neşter vuracaklarına dair verdikleri sözlerden sonra Cumhuriyet’i kurmuşlardı.

Mustafa Kemal ve yardımcıları sözlerini hiç çekinmeden tuttular.

İlginç olan bunu hiçbir zaman gizlememeleridir.

Mesela Mustafa Kemal’in dine-peygamberliğe ve İslam’ın anlattığı İlah anlayışına getirdiği şu yorumlar hiçbir zaman sümen altı edilmedi.

Örneğin; “Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar (!)”
Tarih bize öğretir ki, bütün dinler, milletlerin cehaletlerinin yardımıyla utanmaksızın Tanrı tarafından gönderildiğini söyleyen adamlar tarafından tesis olunmuştur. M. Kemal (Kaynak: Atatürkün El Yazmaları, Medeni Bilgiler, Afet İnan)

“İnsanları Allah değil “tabiat” üretti”
Natür (Tabiat) insanları üretti, onları kendisine taptırdı da… M. Kemal (Kaynak: Atatürkten Düşünceler, Derleyen: Prof. Enver Ziya)

Hocaları toptan kaldırmadıkça hiçbir iş yapamayız. Bugünkü kudret ve prestijimizle bugün bu inkılabı yapmazsak, başka hiçbir zaman yapamayız.
M. Kemal (Kaynak: Kazım Karabekir, Paşaların Kavgası; Emre Yayınları, Aralık 1991, s 165.)

Dini ve namusu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkumdurlar. Onun için önce din ve namus telakkisini kaldırmalıyız.(Kaynak: İstanbul, Tekin Yayınevi, 1990, s 83-84.)

Mustafa Kemal ve İttihatçıların eğitiminden geçen arkadaşları, İslam ile ilgili fikirlerini dobra dobra açıklamışken şimdilerde onun izinde olduklarını söyleyen CHP ne yazık ki ikilem yaşıyor.

Bazen Özgür Özel gibileri ortaya atılıp içinde gizlediğini dökerek Kur’an Kurslarına direkt saldırıyor, bazen Faik Öztrak gibileri çıkıp “Ayasofya’yı yeniden Müzeye çevirecekleri” vaadini veriyor. Partinin en önemli kalesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin web sitesi istanbuluseyret.ibb.gov.tr Ayasofya’yı halen MÜZE olarak göstermeye devam ediyor.

Bazen de  Balıkesir/Edremit ilçe teşkilatı tarafından Resneli Niyazi ile Enver Paşa’nın Eminönü iskelesindeki meydan okumasını tekrar canlandırarak “Çizgimiz ve asıl niyetimiz budur” mesajını vermekten geri durmazken kimisi de takiyye yolunu seçiyor.

“Bizim halkın inancıyla bir sorunumuz yok!” söylemi yetmeyince bu kez CHP’nin Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya gibileri çıkıp ortaya kargaları güldürecek türden iddialar atıyor.

Kaya bir TV’de CHP’nin İslam konusunda ne kadar iyi niyetli olduğunu göstermek amacıyla Kemal Kılıçdaroğlu’nu göklere çıkarmaya çalışıyor:

(Kılıçdaroğlu’nun) "Umreye gittiğini de kimse bilmez, anlatmaz çünkü. Peygamber soyundan geldiğini de kimseye anlatmaz.

'Genel başkanımızın Umre’ye gittiğini, Kâbe’de gözünden şarıl şarıl yaşlar aktığını bilir misiniz? Ben bilirim ama' dedi. Bunları biz konuşmuyoruz CHP'yi inançlar konusunda eleştirebilecek çok az sayıda insan vardır. İmam hatiplerin açılışı, Diyanet'in açılışı CHP'yledir."

Jön Türkler ve sonrasında daha nizami olan İttihatçılarla başlayan İslam karşıtlığı yeni rejimde de olanca hızıyla sürmüş ve bu konuda CHP elinden geleni yapmıştır.

Hal böyle iken Kaya’nın bu ifadeleri olsa olsa İnönü fıkralarına konu olur.

-Tüm Yollar Pekin’e mi Çıkacak?

İslam Dünyası’nın parlak günlerini yaşadığı 10 ve 11. Yüzyıllarda tarihçilerin kullandığı meşhur bir söz vardır;

“Her yol Bağdat’a çıkar!” diye.

Neden mi? Çünkü Bağdat, insanlığın toplandığı üç büyük kıtanın en merkezi yeri olmakla kalmıyor sorunların ve çözümlerin konuşulduğu ana merkez görevi de görüyordu.

Sonrasında uzun yıllar bu konumu Roma almış, Londra almış ven-nihaye Washington almış.

Şimdilerde birçok ülkenin siyasi ilişki ağ yönü Pekin’e doğru kayıyor.

Geçen hafta içinde Körfez’in belli başlı ülkeleri Dış işleri Bakanlığı seviyesinde Çin’e akın etti.

Hemen ardından İran ve Türkiye de görüşme trafiğine katıldılar...

İlginç değil mi?

Çin/Pekin yavaş yavaş ABD/Washington’un yerini alıyor.

Artık “Her yol Pekin’e çıkar!” mı denecek?