• DOLAR 34.352
  • EURO 37.437
  • ALTIN 3021.768
  • ...

-Cevad Zarif’in İsyanı Kime?

İran’daki siyasi iktidar son dönemde ‘Muhafazakârlar’ olarak adlandırdıkları yapıya karşı üst üste açıklamalarda bulunuyor.

Son günlerde iktidardan üst üste salvolar geliyor.

Ruhani, bakanların gece-gündüz aşı temini için çalıştığını savunarak, "Ne yazık ki bazıları siyasi grupçuluk yapıyor ve tüm sorunları hükümete mal etmek için konuyu anlamak istemiyor. İnsani ve ahlaki bir üslupla konuşalım." Diyerek bu kesime çatıyor.

Ruhani, geçen ay da muhafazakâr kesimi kastederek, "Ne yazık ki ülke içindeki bazı akımlar kendi geçici siyasi çıkarlarının esiri oldular." Demişti.

Dün basına düşen siyasi atışmalara en sert söylemlerle Dış İşleri Bakanı Cevad Zarif damgasını vurdu.

Londra’dan Farsça yayın yapan Iran International, Mart ayında Zarif’le yapılan ancak yayınlanmayan röportajın ses kaydını yayınladı. İran Dışişleri Bakanlığı da ses kaydını doğruladı. 

Zarif, bu röportajda Rusya’nın 5+1 ülkeleriyle yürüttükleri nükleer anlaşma görüşmelerinden olumsuz netice çıkması için azami gayret gösterdiği gibi çok önemli iddialarda bulundu.

Ancak bundan da önemlisi ülkesindeki Muhafazakârlarla ilgili yaptığı açıklamalardı.

Zarif açık bir şekilde ülkesindeki Devrim Muhafızlarına ve Muhafazakâr otoriteye söz geçiremediğini söylüyor.

Süleymani’yi eleştiren Zarif, savaş meydanını diplomasi için kullanmak yerine diplomasinin savaş için kullanıldığını belirterek:

"Hiçbir zaman savaş alanındaki komutana 'Şu işi yap çünkü diplomaside ihtiyacım var.' diyemedim. Müzakerelere her gidişimde Süleymani bana 'Şu hususları dikkate almanı istiyorum.' Diyordu.” Serzenişinde bulunuyor.

Zarif bunun çifte başlılık olmadığını aksine “Askeriyenin yönetime hâkim olmasıdır." Şeklinde ifade ediyor.

Zarif, “Savaş meydanındaki politikalar ülkenin stratejisine tabi olmalıdır ancak böyle olmadı ve ülkenin siyasetinin nasıl olacağını savaş meydanı belirledi." diye konuştu. 

Kadim İran (Şark) Siyaseti çok şaşırtıcıdır.

Zarif’in bu doludizgin açıklamalarının yeni nükleer anlaşma görüşmelerinin arefesinde geldiğine bakıldığında içeriden çok sanki dışarıya mesaj veriyor.

Yani 5+1’e “Biz siyasetçileri de anlayın, elimiz çok zayıf. Elimizi siz güçlendirin ki ülkede daha çok söz sahibi olabilelim!” tarzı bir göz kırpma görünse de ülke içindeki rejim muhafızlarına da ince mesajlar var;

“Siyaseti bize bırakın!” tarzında bir uyarı…

-Demokratların “Soykırım” İfadesi, Neden Şimdi?

Uluslararası İlişkiler uzmanları öteden beridir ABD-Türkiye ilişkilerinde Demokratların, Türkiye’ye daha yakın tavır aldıklarını ve Cumhuriyetçilerin Türkiye’yi daha fazla sıkıştırdıklarını anlatır dururlar.

Ancak Demokrat Joe Biden’ın gelir gelmez bir ilke imza atarak “Soykırım” ifadesini kullanması kazın ayağının böyle olmadığını gösterdi.

Bu karar önümüzdeki süreçte ABD’nin öncülüğündeki ‘Batı Koalisyonunun’ Türkiye ile ilgili önemli bir yol ayırımı yaşayacağını gösteriyor.

Her ne kadar Türkiye’den birileri “NATO’dan çıkalım, Batı’dan uzaklaşıp Şangay Oluşumuna katılalım…” gibi taleplerde bulunsa da hali hazırda bu talepler Türkiye’nin Ulusal Güvenliği açısından tehdit oluşturacak nitelikte olduğu için uygulanabilirliliği imkansız gibi.

Çünkü Türkiye, her iki taraftan da tehdit altında olma durumuyla siyaset yürütemeyecek bir konumda olduğunu biliyor.

Her ne kadar “Asıl tehdit müttefikler denilen Batı’dan” görünse de bir süre daha “Denge Siyasetiyle” Batı’nın periferisinde ama Doğulu güçlerin yakınında yol yürümeye devam edilecektir.