• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Son günlerde birbirinden oldukça ilginç olaylar yaşandı.

Mesela, 100 yaşına basan ABD’nin meşhur Küreselci yapısı CFR’nin (Dış İlişkiler Konseyi) yayınladığı 2021 raporunda potansiyel çatışma alanlarını gösteren yerlerin çoğunun Ortadoğu olmasının garabetini mi,

Mesela; Katıldığı TV kanalında "İslam, din değil, siyasi bir parti, siyasi bir arzu ve savaş insanları, yayılmacılığın insanlarıdır. İslam'ın özelliği bu. Muhammed'in öğretileri de bunu söylüyor." İfadesini kullanan Yunanistan Başpiskoposu İeronimos bu sözleri sarf ederken Ortaçağ’da düzenlenen 12 Haçlı Seferini sanki Müslümanlar gerçekleştirmiş gibi konuşması ve hatta 11 Eylül sonrası Bush’un “Bu bir Haçlı Seferi’dir” itirafını görmemezlikten gelmesini mi,

Mesela; ABD Başkanlık devir teslim törenleri ve sonrasında artık durdurulamaz iç karışıklıkları, ABD’nin yeni yönetiminin dikkatleri dışarıya taşımak için bir güç gösterisi düzenleyebileceğini mi…yazayım derken birden Kılıçdaroğlu’nun Ahmet Hoca Enstitüsü adı altında bir araya gelen muhafazakar çevreden isimlerin yer aldığı bir grupla yaptığı online toplantı ekranlara geldi.

Haliyle acaba Kıllıçdaroğlu bu muhafazakarlara nasıl yaranacak? Sorusunun cevabını bekledim.

CHP lideri partisinin İslam’a ve Müslümanlara hizmetlerini açıklamaya çalışırken akla ziyan yorumlarda bulunuyor.

"Onlara, 'Siz kendinize muhafazakar diyorsunuz ama yanılıyorsunuz. Asıl muhafazakar olan CHP, çünkü değişime direniyor' diyorum. Bir eleştiri varsa o eleştiriye kaynak olan bir uygulama veya bir söz vardır. Bu eleştiriye karşılık önce CHP'nin oturup kendine bakması lazım. Son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP'dir." dedi.

Nereden tutarsan tut tezat var. Hem CHP değişime direniyor diyor hem de 10 yılda en büyük değişimi CHP yaptı diyor.

Bundan da ilginç olanı Kılıçdaroğlu’nun Üstad Necip Fazıl Kısakürek için kullandığı ifadelerdi.

Kılıçdaroğlu "Hepimizin dedesi, babası bir şekliyle CHP'liydi. Mesela önemli şairlerden Necip Fazıl Kısakürek, CHP'nin Parti Meclisi üyesidir bir dönem. Yapmıştır. Adnan Menderes CHP'lidir. Tek parti var zaten o tek parti aslında çok değişik görüşlerden, kimliklerden insanlar o tek parti döneminden parlamentoda ya da parlamento dışında partiyi temsil etmişlerdir. Ayrışma çok partili hayata geçtikten sonra başlamıştır.'' Yorumunu yapıyor.

Yani hem tek parti diyeceksin hem de CHP’liydi diyeceksin. Sanki başka bir alternatif bırakmışlar da!

Ancak Üstad N. Fazıl için söyledikleri iyice saçmalık!

Üstad, hidayet öncesi başka vadilerde gezinmiş olsa da hidayetinden sonra tüm enerjisini CHP ve o zihniyete karşı mücadele ile harcamış.

Şiirlerinde ve konuşmalarında ağır ifadelerle CHP’yi ve onun zihniyetini mahkûm etmiştir. Bunun birkaç örneği bile Üstad’ın nerede durduğunu anlamak için yeterli,

Üstad’ın “Akrostiş” adlı şiirinden bir akrostiş

İhtilal acentası...
Solun tam da ortası.
Moskof ’un oltası..
Eli, zulüm muştası.
Tek ümidi, cuntası

“Camii” şiirinde ise uzun bir süreci anlatırcasına şu mısraları döküyordu Üstad;

Camiler serbest ama bütün yolları yasak;
Onlar meydana hâkim, bizse camide tutsak...

CHP’nin sosyal ve ekonomik çalışmalarının sonucunu anlatan bir şiiri de “Başıboş”;

“Vatanımda sular akar başıboş;
Herkes birbirini kakar, başıboş.

Bozkırlardan topal bir tren geçer;
Çocuk, merkep, öküz bakar, başıboş.”

“Düşmanıma” adlı şiirinde;

“Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın;
Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın!..”

Ve “Sakarya” şiirinden yıllarca dillerde pelesenk olan o önlü beyit;

“Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!”

Meşhur “Gençliğe Hitebe’ye “ karşılık Üstad kendi gençliğe hitabesini kaleme alarak çok çarpıcı ifadelerle o zihniyete karşı bir çığır açmıştı;

“Kim var! " diye seslenilince, sağına ve soluna bakınmadan, fert fert "ben varım! " cevabını verici, her ferdi "benim olmadığım yerde kimse yoktur! " duygusuna sahip bir dava ahlâkını pırıldatıcı bir gençlik...

Can taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar gözü kara ve o nisbette strateji ve taktik sahibi bir gençlik...”