Yahudilerin ihanet örnekleri
Merhum Necip Fazıl, Yahudiler hakkında şunları söyler: “Onlar yumurtalarını pişirmek için, dünyayı ateşe verecek kadar habis ve menfaatperest insanlardır.”
Dünya’da meydana gelen hemen hemen bütün önemli hadiselerin arkasında bir şekilde Yahudilerin parmağı vardır.
Devletlerin kuruluş ve yıkılışlarında, Dünya’ya egemen olan ideolojilerin arka planında, insanları ahlaki yozlaşmaya ve yanlış yönlendirmeye sevk eden yazılı, görsel ve sanal medyanın yönlendirmesine ve hiç alakası olmadığını düşündüğümüz yerel, ulusal ve uluslararası denge değişimlerinin baş aktörlerinin Yahudiler olduğunu unutmamalıyız.
Tarihteki Yahudilerin desise ve oyunlarını yazarsak ciltler dolusu kitaplar olur. Çünkü insanlık tarihinde binlerce kez kalleşlik yapıp, insanlığa ihanet etmişler. Ancak bu ihanet şebekesinin ne kadar sinsi, isyancı ve ifsat edici olduklarını birkaç örnekle özetlemeye çalışacağız.
Azgın olan Yahudi milletinin ıslahı için, Allah (cc) birçok Peygamber göndermiştir. Onlar bu Peygamberleri ya öldürmüşler; Hz. Zekeriya (Aleyhisselam) ve Hz. Yahya (Aleyhisselam) gibi ya öldürme girişiminde bulunmuşlar; Hz. İsa (Aleyhisselam) gibi ya da Peygamberlerine ihanet ettiler, Hz. Musa’ya (Aleyhisselam) yaptıkları gibi.
Hz. Musa (Aleyhisselam), Mısır’da Firavun’un köleliğinden kurtardığı Yahudilerle, belli bir yol aldıktan sonra onları kardeşi Hz. Harun’a emanet edip Cenab-ı Allah’la tekellüme gidince, Samiri adındaki bir Yahudi altından bir buzağı yaptı. Bilgisiyle onun böğürmesini sağladı. Bu buzağının, hâşâ İsrailoğullarının ve Hz. Musa’nın (Aleyhisselam) ilahı olduğu, Musa’nın onu aramaya gittiğini iddia etti. Çok az bir kısmı hariç bütün Yahudiler o buzağıya tapıp, Hz. Musa’nın (Aleyhisselam) Peygamberliğini inkâr ettiler. Oysa bu inkâr edenler kısa bir süre önce Hz. Musa’nın (Aleyhisselam) Firavun’a karşı gösterdiği mucizelere, Kızıldeniz’in ikiye bölündüğüne vb. birçok olaya şahit olmuşlardı. Ancak dün onlara mucizeler göstererek kölelikten kurtaran bir Peygamberi bugün rahatlıkla inkâr edebiliyorlardı. Çünkü nankörlük ve ihanet onların bütün hücrelerine işlemişti.
İslam tarihinde “Medine Sözleşmesi” olarak bilinen, Efendimiz’in (SallahuAleyhi ve Sellem) Arap kabileleri ve Yahudilerle yaptığı antlaşmaya rağmen, her fırsatta ihanet edip Müslümanlara kalleşlik yapan Yahudileri Medine’den sürmekten başka seçenek bırakmadılar.
İkinci Murat zamanında Fransa’dan kovulan Yahudiler, 1492’de İspanyolların elinden kaçan yüz bin Yahudi, 1660’ta Polonya ve Ukrayna’dan kaçan Yahudilerin tamamı Osmanlıya sığınıp, tarihlerinin en rahat dönemlerini yaşamışlar. 19. yy Avrupa’sında; Yahudiler mal-mülk edinme, tahsil yapma ve seyahat etmekten mahrum iken, Osmanlı toprağında 1844’te 170 bin, 1905’te 256 bin Yahudi yaşamaktaydı ve azınlıkların sahip olduğu her türlü hakka sahiplerdi. Buna rağmen Osmanlı Padişahına ihanet edip 1909’da Sultan ikinci Abdülhamid’i tahttan indiren İttihat ve Terakkicileri perde arkasında destekleyip yönlendiriyorlardı.
Sonuç olarak; başta Müslüman coğrafyaların yöneticileri olmak üzere tüm Müslümanlar, bu ihanet şebekesini iyi tanımak zorundadır. Yoksa üzere tarihleri boyunca başta Peygamberlere ihanet eden Yahudilik ve Siyonizm’den kimseye fayda gelmez.