Bizim, ülkenin genelini ilgilendiren sorunlarla ilgili artık ciddi bir irade ortaya koymamız lazım. Sorunları çözmenin farklı yolları elbette mümkündür, ancak şu ana kadar özellikle kimi konularda uygulanan çözümlerin işe yaramadığını artık kabul etmemiz gerekir.
Genel anlamda, hepimizin malumu olduğu üzere, ülkemizi can ve mal kaybı açısından büyük bir zarara uğratan sorunların başında Kürt meselesi gelmektedir.
Geçmişte ısrarla başvurulan inkar ve asimilasyonun sebep olduğu yaraları sarmak elbette kolay olmayacaktır; ancak o günlerin üzerine sünger çekmek de imkansız değildir. Bu nedenle, farklı çözüm yollarına başvurmak gerekebilir ve bundan kaçınmamak gerekir.
Kimilerine göre böyle bir sorun olmayabilir. Yani bazı vatandaşlarımıza göre Türkiye'de Kürt meselesi diye bir mesele bulunmayabilir; ancak bazı vatandaşlarımıza göre, bir helallik dahi olsa ödenmesi gereken bir borcun varlığı söz konusudur. Şayet böyle bir inanç varsa, ülkede kalıcı bir barışın sağlanması adına, gerekirse bu hakkın da teslim edilmesi gerekir.
Ortada bir mesele varsa, onu inkar etmekle o mesele ortadan kalkmış olmaz. Ancak, meseleye yoğunlaşarak, karşı tarafla karşılıklı adımlar atarak ve anlaşarak bu mesele çözüme kavuşturulabilir.
Hele ki ortada, sorunun varlığını bahane ederek cinayet işleyenler varsa, bu konuyu çözmek için daha büyük bir gayret göstermek kaçınılmaz hale gelir.
Bugünlerde PKK'nın silah bırakabileceğinden söz ediliyor. MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin çağrısından sonra, İmralı'daki mahkûm Abdullah Öcalan'ın örgütüne 15 Şubat'ta bir çağrı yapabileceği iddia ediliyor. Bu konuda çeşitli iddialar internette dolaşıyor.
PKK silah bıraksa da bırakmasa da fark etmez; Kürtlerin ve Türklerin birlikte yaşama kültürünün önündeki bütün engellerin ve tüm psikolojik bariyerlerin kaldırılmasına yönelik adımların, kimilerine küçük görünse bile büyük etkiler oluşturabilecek adımların, ivedilikle atılması gerekir.
Geçenlerde, HÜDA PAR'ın İstanbul'da tertip ettiği ana dil konulu bir panel düzenlendi. Bu panelde, okullarda ana dilin seçilmesine dair bir farkındalık oluşturulmak istendi. Ancak, oradaki açıklamalardan anlaşıldığı üzere, bu konuda bile maalesef henüz yeterli bir gönüllülük oluşmuş değil. Daha önce böyle bir imkan yoktu, şimdi var; ancak bu bölümlerin açılmasını engellemek için gizli bir direncin olduğu izlenimi veriliyor. Aileler de bu konuda tam olarak bilgi sahibi olmadığından, birçok yerde başvurular yeterli sayıya ulaşmadığı için ana dil dersleri açılamıyor.
Buna benzer, kardeşliği pekiştirecek pek çok konu var ve bu konular üzerinde ciddi bir irade ortaya koymak gerekmektedir. Örneğin, Anayasa'daki etnik kimliğe vurgu yapan ifadelerin değiştirilmesine hala direnenler var. Irkçılık kokan ifadelerin tamamı, birlik ve beraberliğe değil, tam tersine bölünmeye hizmet etmektedir.
Bu ülkede tek bir etnik grup veya halk yoktur. Tam aksine, kültürel zenginlikleriyle bizi güçlü kılacak farklı kavimlerin varlığı hepimizin hayrınadır. Bizi parçalı gösterecek her türlü metin veya anlayış, yalnızca ecnebilere hizmet eder.
Bu konuda gerçekten HÜDA PAR, çok değerli ve ulvi bir anlayışa sahiptir. Kucaklayıcı ve birleştirici çözümleriyle umut vermektedir.
HÜDA PAR, ana dil konusundaki çalışmalarıyla birlikte, Kürt meselesine dair de bir çalıştay düzenlemektedir. 15-16 Şubat tarihlerinde Diyarbakır'da gerçekleştirilecek 'Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı'na akademisyenler, alimler, kanaat önderleri ve bu konuda sözü olan birçok araştırmacı davet edilmiştir.
Sorunları bitirmenin yolu, öncelikle karşılıklı anlayış ve diyalogdan geçmektedir. Eğer bunu hep birlikte başarabilirsek, asıl düşmanları çatlatacak günler yakındır demek!