• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Düşmanlarımızı değerlendirme konusunda bazı şeyleri birbirine karıştırdığımız kanaatindeyim. 

Elbette karşımızdaki düşmanın gücünü kuvvetini ölçmek, bu konuda gerçek bilgiler elde etmek önemlidir hatta yetkililer için bu bir yükümlülüktür.

Peygamber Aleyhisselam katıldığı bütün savaşlarda istihbarat çalışmalarıyla düşmanın gücünü, sayısını yol boyunca kestikleri hayvan miktarından, bu arada ne kadarının süvari ne kadarının yaya olduğu gibi bilgileri öğrenirdi. Bu başka bir konu.

Fakat savaşın mukadder olduğu, düşmanla karşılaşmanın kaçınılmaz olduğu durumlarda onların sayısını ve gücünü abartmanın büyük bir yanlış olduğunu hatta bunun bir ihanet olduğunu unutmayalım. Hatta dikkat ederseniz bu görevi bizzat düşmanın kendisi veya onlara çalışanlar yapar. Hedef, muhatabın moralini ta baştan bozmaktır.

Halbuki Rabbimiz tam da bunun zıddını yapmakta, düşmanımızın sayısını ve gücünü olduğundan da az göstermektedir.

“Hani Allah uykunda onları sana az gösteriyordu. Eğer çok gösterseydi korkup çekinir, savaşma konusunda anlaşmazlığa düşerdiniz ama Allah sizi korudu. Şüphe yok ki Allah kalplerin gizlediğini hakkıyla bilendir.” (Enfal 43)

“Birtakım insanlar onlara; insanlar sizin için ordu toplamışlar, onlardan korkun!” dediklerinde onların imanları artar ve Allah bize yeter, o ne güzel vekildir derler!” (Âl-i İmran 173)

Düşmanın kendisini abartma ve göz korkutmak için yaptıklarını yadırgamıyoruz, onların görevidir, aynı şekilde içimizdeki ajanlarına da bir şey demiyoruz.

Fakat şu bizim birtakım Müslümanlara ne demeli? Düşmanın sahip olduğu üstünlükleri öylesine abartıyorlar ki, Müslümanlara teslim olmaktan başka yol bırakmıyorlar.

Biz inanıyoruz ki onlar ne derece güçlü olurlarsa olsunlar, Rabbimiz mutlaka onları zelil edecek, Müslümanlara bunun yolunu gösterecektir.

Bize düşen kendi söylemimizle kendimizin elini kolunu bağlamaya son vermektir.

Siyonist rejimin kendi kayıplarını gizlemek için koyduğu yayın yasaklarına bir baksanız ya.

Selam ve dua ile