• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Gelin hanım baba evinden çıkmak üzeredir, herkesle kucaklaşır, vedalaşır, bu arada hüngür ağlamaktadır. Babası kızının gözyaşlarından çok etkilenir ve kolundan tutar;

“Bak kızım, eğer gitmek istemiyorsan göndermeyeyim!” der. Kız bir eliyle gözlerini siler, sakin bir şekilde; “Hem ağlarım hem giderim” der. Zannedersem bu nükteyi bilmeyenimiz yoktur.

Bizim şu koronada bugün geldiğimiz noktayı aynen buna benzetiyorum.

Gelin hanım için artık bir daha baba evine girmek nasıl mümkün değilse, korona dolayısıyla epeyce bir müddet evlerine kapalı kalan insanımızın da gelin hanım gibi bir daha evlerine kapanmaları mümkün görünmüyor.

Gelin hanım gitmenin ve gitmemenin neler getirip neler götüreceğinin hesabını kendine göre o anda yapmıştır ve her şeye rağmen gitmesinin gerektiğini bilmektedir.

Günlük otuz yediye kadar düşen vefât sayısı 237’ye çıkmasına, vak’a sayısının da aynı oranda yükselmesine rağmen, “aman ha, haydin yeniden evlerimize çekilelim, iş yerlerimizi kapatalım, okullarımızı hiç açmayalım” diyene fazla bir rastlamadım.

Gelinen bu noktada tedirgin olanlar, neler yapılması gerektiğine dair bir takım tavsiyede bulunanlar varsa da salgının başındaki gibi tamamen kapanılması gerektiğini söyleyen yok.

Bu konuda bir görüş belirtmek elbette sağlık konusunun uzmanlarına düşer.

Biz ancak gelin hanımın bulunduğu pozisyon üzerine bir şeyler söyleyebiliriz. Hayat devam etmelidir, durdurmak mümkün değildir. O halde bize düşen hem ağlamak ve hem de gitmektir.

Gitmeliyiz. Çünkü giderken de çok şeyler öğreneceğimize, yürüdükçe bizim için önümüzde yeni yeni yollar açılacağına inanıyorum.

Böyle bir pandemiyle birlikte aynı anda çalışmayı, üretmeyi de öğrenmiş olmalıyız. Daha da önemlisi, eğitimi, öğretimi ve her türlü olayı da birlikte yürütmeye mahkum olduğumuzu unutmayalım.

Unutmayalım, İslam fıkhında küçüķ miktardaki durgun sulardan abdest alınmaz, gusül yapılmaz, mutlaka akan su olmalıdır.

Rahmetli Necip Fazıl da Sakarya nehrine öyle demişti ya;

“Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz. Sen kıvrıl ben gideyim, Son Peygamber kılavuz.”