• DOLAR 32.326
  • EURO 35.113
  • ALTIN 2303.134
  • ...

Afganistan hakkında bildiklerimiz hala bilmediklerimizin yanında devede kulak kadardır. Amerika nerede bulunuyorsa, orada mutlaka şu veya bu şekilde devlet terörü işliyordur. Amerika’nın yapmakta sınır tanımadığı tek şey zulümdür. Zulmün bin bir türlüsünün altında imzası olan belki de tek ülke Amerika’dır. Gerçi israil’den Rusya’sına ve Çin’ine kadar diğer ülkelerin de zulümleri saymakla bitmez, ama Amerika’nınki hepsini katlar.

Amerika ve müttefiklerinin Afganistan’da ne kadar değişik silahlar kullandıklarını ve bunların öldürmek dışında bıraktığı etkileri bilmiyoruz. Bildiğimiz, Amerika şeytani bir kibirle bugüne kadar atılanların en büyüğü olduğu için, “Afganistan’da bombaların anasını kullandık” dediğinde bile medeni (!) dünyanın da büyük şeytanın yanında yer aldığıdır.

Malumumuz, Amerika yıllardan beridir birçok ülkede “drone” denilen insansız hava araçlarıyla cinayetler, suikastlar ve katliamlar işlemektedir. Bu ülkelerden biri de Afganistan’dır. Amerika’ya kendi ajanlarının veya yerli halktan ajanlaştırdığı kişilerin verdiği bilgilerle nokta atışları yapıyor ve hedefini imha ediyor.

Ancak Amerika’nın Afganistan’da dronelerle işlediği katliamların ayrı bir özelliği vardır. Özellikle sarışın olmaları veya diğer renklerden olsalar bile oradaki insanlara göre kolayca fark edilecekleri için CİA ajanlarını veya müttefik ülkelerin ajanlarını araziye yollayamıyordu. Bu durumda hedeflerini vurması da imkânsız hale geliyordu. Amerika, bu açığını Afganlılarla kapatmıştır. Afganlılardan para karşılığında ajanlaştırdığı kişilerin verdiği bilgiler ışığında işlediği suikastların, cinayetlerin ve katliamların sayısı on binlerle ifade edilmektedir.

Afganistan’da her türlü vahşete rağmen zerre kadar eğilmeyen ve sonuçta iki süper gücü dize getiren Afganlılardan ayrı olarak bir de beş paralık çıkarları için ihaneti tercih eden Afganlılar da vardır. Kendilerini o kadar ucuz satmışlar ki, insanın aklı almıyor. Hani her insan bazen hayatında ölmek ile yaşamak arasında bir tercihle karşı karşıya kalır. Bu durumda yaptığı iş veya kendisine yaptırılan iş hoş olmasa bile mazur görülür.

Ama para karşılığında Amerika’ya ajanlık yapanlar için böyle bir durum söz konusu değildir. Bunlar ölüm veya ırzına geçme yahut işkence gibi tehditlerle karşılaştıkları için, yani bir mecburiyet sonucu ajanlığı seçmiş değiller. Aksine bu ihaneti sadece para karşılığında yapmışlar ve yapmaktadırlar.

İşgalciler Afganlılara diyorlar ki, her kim bizim için bir mücahidin evine, bir mücahidin olduğu yere, mücahitlere yataklık yapanların işyerlerine veya evlerine yahut bulundukları yere veya olduğu yere çip bırakırsa, karşılığında 5 Dolar alacaktır. Çip bıraktıkları yerler vuruluyor. Her işbirlikçi, daha doğrusu her hain yerleştirdiği çipin beş katı kadar dolar alıyor. Böylece vurulan yerde bazen bir kişi oluyor, bazen bir aile ve bazen de bir grup.

İşgal bitti, ama Amerika gerek bu yerli ajanlar ve gerekse ülkenin dört bir yanına konuşlandırdığı DAEŞ üzerinden Taliban’ı vurmaya devam etmektedir. Anlayacağınız, Amerika’nın dünya kamuoyu önünde Taliban’dan DAEŞ’e karşı mücadele etmesini istemesi de tek kelimeyle yalandır. Şimdilerde ise Amerika’nın hedefinde Taliban’ın üst düzeyi vardır. Taliban’ın hala Meclis çalışmalarına başlayamamış olmasının nedeni de budur. Henüz bir hava savunma sistemleri de olmadığı için, işbirlikçilere, DAEŞ’e ve özellikle de Dronelere karşı yapabildikleri şey, sürekli yer değiştirmektir.

Aslında Amerika’nın hedefi sadece Taliban değil, onun şahsında bütün Afganistan’dır. Çünkü boyun eğmediler ve onca zulümlerin yanı sıra açlık sınırında yaşamalarına rağmen boyun eğmeyeceklerini haykırıyorlar.

Afganlıların bu soylu duruşu doğal olarak, “ben insanım” diyen herkesi de borçlu kılmaktadır. Dolayısıyla bu insanlık borçlarını ödememek için çeşitli bahanelerin arkasına sığınanlar, girdikleri insanlık sınavını da yitirmiş oluyorlar! Onlara verebileceğimiz bir ekmek, bir elbise ve bir ayakkabı da yoksa bari duamızı esirgemeyelim!