• DOLAR 32.45
  • EURO 34.829
  • ALTIN 2438.673
  • ...

Merhamete ihtiyaç vardı

Zerre kadar merhamete

Sadece insan olduğunu hatırlatacak

Hemcinslerinle Adem ve Havva’nın çocukları olmakla kardeş olduğunu kabullendirecek kadar bir merhamete

Akan kanlar, dökülen gözyaşları, bebek çığlıkları böyle durdurulabilecekti yeryüzünde.

Toprağı isyan ettirecek kadar mezara dönmüş beldeler böyle özgürleşecek,

Göğü ağlatacak kadar fırlatılan tonlarca yüklü bombalar, gücü elinde tutanlarda ancak merhametin esintisi varsa durdurulabilecekti.

İnsan olmanın temel şartıydı merhamet!

Yeryüzünün en masumu ve melekleri olan bebeklerin cesetlerini parçalayacak kadar barbarlaşan israil ve Batılı dostlarının sadece bir insan olduklarını hatırlamaları yeterliydi.

BMGK 8'inci kez toplanmıştı Gazze için.

Katliam süresince yedi kez toplanan bu kuruldan çıkmayan merhamet bu kez ortaya çıkacak mı diye tüm gözler beklemedeydi.

Ne de olsa dünyanın karar vericileri onlardı.

Tüm dikkatler toplantı salonuna kesilmişti.

Dünyanın özgür insanlarının ayaktaki vicdanını bu kez dinleyecekler miydi?

 

Yoksa hayvanları bile ürkütecek kadar hemcinslerini parçalayan israile yine onay mı vereceklerdi.

Ya kalıcı bir ateşkes ya da toplu bir katliama kaldırılacaktı bu kez eller.

İnsan olma veya olmama adına kaldırılacaktı

"Acı çekiyorsan yaşıyorsun, başkaları için acı çekiyorsan insansın" demişti Tolstoy.

Akan kanın durdurulmasını isteyen çoğunluğa karşı beşli çetenin efendisi ABD adına kahrolası bir el kalktı ve kararı veto etti.

O an son nefesini verdi Batı.

İnsanlığı temsil ettiğini söyleyen tüm kurumların fişi çekildi.

Suni teneffüsle yeniden hayata döndürmeye çalışmaya gerek yoktu.

Yaşanası bir yer olmaktan çıkmıştı artık dünya.

Zalimlerin yönettiği bir dünyada kimse tam olarak emniyette ve özgür sayılmazdı ne de olsa

Hüküm süren orman kanunlarıysa

Tek değer çıkarsa, tek hesap karsa

Yaşamayı hak eden tek millet batılılarsa

Batılı olmayanlar insansı hayvanlarsa Batıya söylenecek sözün de tüketilecek nefesin de hiçbir anlamı yoktu.

Tüm yazılı metinler, destansı belgeler, uluslararası sözleşmeler hepsi ama hepsi yırtılıp çöpe atılmalıydı.

Etrafı kuşatılmış Gazze’nin çocukları yine sahipsiz, yine kimsesiz bırakılmıştı.

Bir tarafta deniz, diğer tarafta tel örgüler

Gökten yağdırılan bombalar, açlık, ilaçsızlık, sefalet

Ve hiç bitmeyen çığlık, feryat...

Asırlar önce Hz. Musa’nın kavminin bir tarafta deniz, diğer tarafta Firavun ve askerleri tarafından kuşatılmışlığı gibi bir kuşatılmışlık, çaresizlik.

Ne acı bir paradoks ki o zamanın mazlumu şimdinin zalimi.

Tek yok kaldı o da göklerden gelecek yardım.

Ya zalimi boğacak bir deniz ya Musa taraftarlarının eliyle gelecek bir zafer.

Gecenin en zifirisinde gelecek aydınlık.