• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Cumartesi günü Adana’da HÜDA-PAR’a yapılan saldırı ile şehadete koşan Sacit Pişgin’e Allah rahmet eylesin. Allah zalimlere fırsat vermesin. Karanlık yapılar çirkef yüzlerini bir kez daha göstermiş oldular. “Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.” (Ali İmran 54)

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan Suudi Arabistan, Katar ve BAE ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaret ekonomik etkileri göz önünde bulundurularak değerlendirildi. Arap ülkelerinin son zamanlardaki çıkışlarıyla birlikte okunduğundan farklı tablolar ortaya çıkmaktadır.

Suudi Arabistan’ın İran ile normalleşen ilişkiler sonrası Yemen’de barış sağlanmıştı. Yine Arabistan’ın ABD’ye karşı petrol çıkışı ve OPEC özelinde kısıtlamalara gidilmesi, Arap ülkelerin ABD’den uzaklaşma gayretinde olduklarını göstermektedir. Bölgede oluşan boşluğu değerlendirmeye çalışan Çin, hemen diplomasiyi harekete geçirerek bölgede alan kapmaya çalışmaktadır. Türkiye’nin ABD ile arasının açık olması ve Çin ve Türkiye’nin birbirine mesafeli olması Ortadoğu’da yeni fırsatlara neden oluyor. Türkiye ve Arap ülkeleri bariz bir şekilde ABD’yi Ortadoğu’dan çıkarmaya çalışmaktadır. Ortadoğu’da konjonktürel durum haricinde ABD ile barışık olan israil ve PYD dışında kimse kalmadı denilebilir.

 Arap ülkeleri ve Türkiye ABD’yi dışarda bırakalım derken Çin’in bölgede etkin güç olması olasılığına karşı temkinli. Fakat yalnızlaştırılan İran ile Çin ilişkileri ileri seviyededir. Çin, bu durumu kullanarak dışarıda kalmayı hazmedemeyerek ABD ile söz birliği yaparak Suriye’de parçalanmalara destek verebilir.

Diğer önemli gündem maddesi şüphesiz Türkiye nazarında enerji anlaşmalarıdır. Rusya-Ukrayna savaşından bu yana enerji merkezi olma gayretinde olan Türkiye, bütün enerji vanalarını kendisine çevirmeye çalışmaktadır. Bunun için muhtemelen israil ile de anlaşma yoluna gidecek. Rusya, İran, Irak, Mısır, Azerbaycan ve üstüne bir de Zengezur Koridoruyla Türkmenistan enerjisinin gelmesi halinde, Türkiye alternatif bir piyasa oluşturacak ve enerji merkezi olması kaçınılmaz olacaktır. Bunlara aralıksız Doğu Akdeniz ve Karadeniz enerji aramaları ilave edilmelidir.

Erdoğan’ın Arap ülkeleri ziyareti sonrası gündeme gelen Mahmud Abbas ve Netanyahu’nun Türkiye’ye ziyaret programları geçen günlerde Çin’in Mahmud Abbas’ı ağırlaması ve Netanyahu’nun Çin’i ziyaret etmek istemesini akıllara getirmektedir. Netanyahu Ortadoğu’da tamamen yalnızlaşmış durumda ve ABD ile de arası açılmış. Çin ve Türkiye bunu değerlendirme niyetindedir. Türkiye muhtemelen Filistin lehine atılacak adımlar neticesinde israil enerjisini, Türkiye üzerinden AB’ye ulaştırmayı teklif edecektir. Daha önce onlarca anlaşmaya rağmen katliam ve zulmünü eksiltmeyen israil’in yeni bir anlaşma ile hizaya gelmesi zor görünmektedir. “Filistin” olarak neredeyse sadece Gazze şeridi kalmışken yeni boş umutlar inandırıcılıktan uzak olacaktır.

Türkiye’nin dışarıda attığı ihtiyatlı adımlar elbetteki içeriyi olumlu etkileyecektir fakat dışarıda güçlü olmanın ön şartları önce içeride güçlü olmak ve ekonomik yeterliliktir. Bunların yetersiz olması halinde yabancı sermaye ile yapılan anlaşmalar hep ödün üzerinde gerçekleşir.