• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.825
  • ...

Dünya tarihi hep devrimler yaşamış ve bu döngü hala devam etmektedir. Bu devrimlerde iki öğe konuşulmaktadır. Halk ve lider… Devrimleri gerçekleştiren kuvvet halk mı, yoksa halka öncülük eden lider mi? Ya da devrimlerde ana aktör kimdir? sorusunu da sorabiliriz. Aslında bu sürekli bir tartışma konusu olmuş.  Bununla ilgili tezler bile yazılmış. Hatta fikir babaları olarak kabul edilenler farklı görüşler belirtmişlerdir.

Örneğin, konunun bir yönünü önemseyen Thomas Carlyle’ye göre; bir halkın tarihini şekillendiren karizmatik ve güçlü liderlerdir… Diğer taraftan bunun tam tersini savunan Lev Tolstoy şöyle der:  Lider, halk içinden şimşeğin çıkarttığı bulut gibidir.  Bulut elektrik akımı ile dolduğunda şimşek çakar. Asıl olan halktır. Tarihinde şecaat ve güven ruhu olan bir halk liderler doğurur…

                Peki, bunlardan hangisi doğru dersiniz.  Birbirine zıt olarak görünen bu fikirlerin hangisi daha gerçekçi?

                Aslında her iki olguda birbirlerini tamamlayan ayaklardır. Lider halkız, halk lidersiz olamaz. Lidersiz bir halk, başıboş bir sürüye benzer. Halksız bir liderde çöllerde tek başına dolaşan çobana benzer. Her ikisi bir arada olduğunda varoluşları bir anlam kazanır.   Yani bir taraftan aynı amacı hedeflemiş bir topluluğun olması büyük bir kuvvet iken, diğer taraftan bu kuvveti idare edecek ve onları yönlendirecek bir lidere ihtiyaç vardır. Başka bir ifadeyle;  lider halka muhtaçken halk da donanımlı olan ve ne yapacağını iyi bilen bir lidere ihtiyaç duymaktalar. 

Aynı şekilde, liderlik nasiple/mukadderatla ilgilidir. Bir hareket içerisinde veya halk içerisinde lider olmak planlanacak bir şeyden ziyade nasip işidir. Örneğin İhvan-ı Müslimin hareketi içerisinde lider olan Hasan el-Benna nasibini yaşadı.  Liyakatini yaşadı. Yoksa İhvan hareketi içerisinde onun kabiliyetinde hiç kimsenin olmadığı manasında değildir. Lider, bazı donanımları olmakla birlikte benzersiz demek değildir. Hatta bir hareket veya halk içerisinde aynı özellikleri taşıyan insan sayısı çok olabilir. Ancak bu nasip ile ilgili bir durumdur.

Bu nasipliği örneklendirirsek; rahimlerdeki milyonlarca hücrelerden sadece bir tanesi döllenir ve insan şeklini alır. Milyonlarca hücre arasında sadece birinin döllenmesi,  nasipliği ne kadar gösteriyorsa, milyonlarca insan arasından birinin sıyrılması da o nasipliği gösteriyor.

Sonuç olarak; Halk ve lider birlikte devrimleri gerçekleştirir. Biri, diğeri olmadan hedefe ulaşamaz.   Hedefleneni başarmak için lider halksız, halk lidersiz olamaz.  Halkın lideri olmak için de halkını seven ve o yalda her türlü fedakârlığı yapmakla olur. Yine halk lideri olmak için çoğunluk tarafından sevilmek, onların gönlünde taht kurmakla olur. Halkını sevmeyen ve onlar tarafından sevilmeyen bir şahsiyet gerçek manada lider olamaz.