Gazze hâlâ nasıl direniyor sorusunun cevabı

Dünyanın süper lanetlileri, süper emperyalistleri ve süper hainlerinin 15 aydır soykırımdan geçirmesine rağmen Gazze nasıl düşmüyor, nasıl direniyor, bu nasıl mümkün oluyor?

Bunun ne matematikte ne fizikte, kimyada ne de sosyolojide, psikolojide izahı var ?

Evliyanın türlü türlü halleriyle dolu olan menkıbe kitaplarında bu kadar harikulade bir örnek yok.

Tünellerle aleme ayar vermek ne tür bir keramet?

Bunca acı karşısında iki milyon halkta bu ne çeşit bir metanet?

Bunun cevabı elbette ki iman ile gayet açık.

Ve cevap kabilinden, istikamet üzere olan müminlerin düşman karşısında neden yenilmeyeceğine dair kafirlerin bizzat kendi gözlemleri ve itiraflarına iki misal hatırlayalım:

Bizans imparatorunun Mısır valisi Mukavkıs, İslam orduları karşısında zorlanınca iki elçi gönderir.

Amr b. As (ra), gelen elçilerin iki gün iki gece çadırlarda tutulmasını emreder. Bu elçiler döndüklerinde, gördüklerini şöyle anlatırlar:

“Biz öyle bir topluluk gördük ki, onlar ölümü yaşamaktan, tevazuyu da yücelikten daha çok seviyorlar. Hiçbirinin dünyaya karşı arzusu ve hevesi yok, sadece toprak üzerinde oturuyorlar ve dizleri üzerinde yemek yiyorlar. Başlarındaki emirleri onlardan biri gibi. İleri gelenleri düşüklerinden, efendileri kölelerinden ayırt edilemiyor. Vakti gelince hepsi birlikte toplu halde namaza duruyorlar. Namazdan önce ellerini yüzlerini su ile yıkıyorlar ve huşu ile saf tutuyorlar...”

Mukavkıs, bunu dinleyince o meşhur sözünü söyler: “Yemin olsun ki, bunlar dağlarla karşılaşacak olsalar, dağları ortadan kaldırırlar hiç kimsenin bunlarla savaşmaya gücü yetmez.”

Ve diğer misal:

İslam ordularının İran içlerine doğru ilerleyişini durduramayan Kisra Yezdücerd, Çin hükümdarından yardım ister.

Çin imparatoru gelen elçiye bazı sorular sorar:

–  Sayıca az iken size galip geliyorlarsa onların bir takım seçkin vasıfları sizin ise açık kusurlarınız vardır. Söyle bakalım, düşmanınız ahde vefa gösteriyor mu?”

– Evet.

– Size savaştan önce ne teklif ediyorlar?

– Ya dinlerine girmemizi ya cizye vermemizi ya da savaşa razı olmamızı.

–  Komutanlarına itaatleri nasıl?

–  Onlara kusursuz itaat ediyorlar.

–  Kendilerine helal kılınanı haram, haram kılınanı da helal kılıyorlar mı?

– Hayır.

–  Eğer dediğin gibi onlar kendilerine haram kılınanı helal, helal kılınanı da haram kılmıyorlarsa hiçbir şey onları bu zaferlerinden alıkoyamaz.

Aldığı cevaplar üzerine kendisinden imdat isteyen Yezdücerd'e verilmek üzere şu mektubu yazdı:

            "Sana, ta Merv'den Çin'e uzayıp gidecek ordular gönderebilirdim. Ancak elçinin anlattığı kimseler, bu halleriyle dağlar üzerine hücum etseler, dağları devirirler ve onları hiç kimse durduramaz. Onlar senin elçinin anlattığı gibiyse, bana doğru gelseler beni de yerimden ederler. Onun için sen onlarla barış yap, ülkende kal ve onları kışkırtma."

            Mukavkıs ile Çin Hükümdarına elçiler Yahya Sinvar’ı anlatmadılar.

            Şimdiki imparatorlara da anlatmaya gerek kalmadı.

            Gördüler çünkü..