Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz Hz. Muhammed Aleyhisselatu vesselamın dünyaya teşriflerinin 1453. Yılını idrak ediyoruz.
Ümmet olarak çok kritik bir süreçten geçiyoruz.
Başta Gazze olmak üzere Filistin ve dünyanın farklı noktalarında Müslümanlar bir kıyımdan geçiriliyor.
Ama fiili işgaller ama İslam ve İslami değerlere karşı topyekûn bir saldırı ve hücum devam ediyor. Ellerindeki bütün imkân ve olanakları kullanan küfür güçleri hiçbir ahlaki, vicdani ilke ve kanun tanımadan saldırıyorlar.
Küfür güçlerinin birleştikleri tek nokta, İslam Düşmanlığı…
Buna karşı yekvücut olması gereken Müslümanlar birbirleriyle uğraşıyor, kendi aralarındaki ihtilaf ve sorunlarla bütün enerjilerini heba ediyorlar.
Kafire karşı göstermesi gereken ‘öfke, şiddet’i maalesef Müslüman kardeşine karşı gösteriyor.
Bunun tam zıddı Müslüman kardeşine karşı göstermesi gereken ‘hilm ve yumuşaklığı’ ise düşmana karşı gösteriyor.
Gazze’de bir yıldır devam eden kıyımı durduracak mekanizma kurulamadı, olması gereken birlik kurulamadı.
Ümmetin durum ve hali, olması gereken noktadan çok çok uzakta..
İslam Peygamberinin "Öyle bir zaman gelecek ki, aç insanların yemek kabına üşüştüğü gibi, kâfirler sizin üzerinize üşüşecekler.”
Sahabiler, “Ya Rasulallah, o zaman sayımız az mı olacak?” diye sorarlar.
Efendimiz (s.a.v.), “Hayır, çok olacaksınız ama sizin çokluğunuz su üzerindeki saman çöpünün çokluğu gibi olacak, ağırlığınız olmayacak. Bir de vehn hastalığına yakalanacaksınız.” cevabını verir. Sahabiler, “Vehn hastalığı nedir?” diye sorarlar.
Efendimiz (s.a.v.) cevaben "Dünyayı çok seveceksiniz, ahireti unutacaksınız." buyurur.
(Ebu Davud, Melâhim 5, (4297))
Bugünkü ümmetin hali aynen bu hadiste buyurulduğu gibidir. Yaklaşık iki milyarlık toplam nüfusa sahip ümmet, bir avuç siyonistle başa çıkamıyor.
Umutsuz değiliz, ye’s içinde değiliz.
Bütün bu olumsuz durum ve vaziyete rağmen Elhamdülillah ümmet, yenilgiyi, teslimiyeti kabul etmedi ve etmeyecektir de.
Her tarafta uyanış, direniş, mücadele ve şahlanış vardır.
Gazze bugün bu halde ise yenilgi ve zilleti kabul etmediğindendir.
Ümmetin yiğitleri, dünyanın her tarafında zindana atılıyor, sürgün ediliyor, şehit ediliyor ise bu zilleti kabul etmediklerindendir.
Küfür bütün askeri gücünü İslam coğrafyasına kaydırmış ise bu korku ve endişelerinin bir sonucudur.
Tek bir Müslümanın eylemi, bir tekbiri, bir haykırması; küfrün, siyonizmin uykusunu kaçırıyor, üst düzey güvenlik kabinelerini acil toplantıya sevk ediyor ise bu küfrün ne kadar zayıf olduğunun göstergesidir.
Bugün Peygamber Aleyhisselam fiziki olarak aramızda olsa aynı şeyleri buyuracağından hiç şüphemiz olmasın..
Bize Alemlerin Rabbi olan Allah’a iman etmemizi, O’ndan başka ilah olmadığını kavratmak olacaktır.
Bize Allah’ın emirlerine uymamızı, nehiylerinden kaçınmamızı, bir binanın tuğlaları, bir vücudun azaları gibi kardeşçe kenetlenmemiz gerektiğini, zalim ve müstekbirlere karşı mücadele etmemiz gerektiğini; faizin, zinanın, suçsuz yere bir insanı öldürmenin, içkinin haram olduğunu buyuracak ve bize bunu kavratacaktır.
Elimizde Allah’ın kelamı Kur’an-ı Kerim, Peygamber aleyhisselamın hayatının her alanına dair sünneti mevcut.
Var olan durumdan kurtulmak, dünya ve ahiret saadetini kazanmak, dünyayı vahyin istediği şekilde inşa etmek, insanlığa önder ve rehber olmak istiyorsak, -ki bunu yapmak durumundayız- Hz. Muhammed aleyhisselatu vesselamın yolunu takip etmek ve ahlakıyla ahlaklanmaktan başka devamız, çaremiz yoktur.
Başka yol, alternatif ve arayışlar aramak beyhudedir.
Mevlid Kandilimiz Mübarek olsun..