İşgalcilerin bir yöntemi de coğrafyaları parçalamak, farklı isimlerle isimlendirmek, aralarına fiziki engeller koymaktır. Bununla birlikte bu bölgelerde oturanlar arasındaki birlik, kardeşlik ve dayanışma ruhunu da ortadan kaldırmak için farklı fitne ve fesat projelerini devreye koymaktadırlar.
Filistin’in yüzde doksanı siyonist işgal rejimi tarafından işgal edildi. Haritaya bakıldığında bu işgal bir şerit ya da bir düzen halinde değil de noktalar halinde gerçekleşmektedir. Bütünü bölmek, ardından bu parçaları daha küçük onlarca, yüzlerce parçaya bölmek…
Bu parçaların arasına da işgalci Yahudi yerleşimcileri yerleştirerek şehirleri, mahalle ve köyleri birbirinden ayırmaktadır. Aynen kanser uru gibi vücudun her bölgesine noktalar halinde yayılmakta, zamanla da bu kanserli noktaları büyütmektedir.
Öyle ki okula, hastaneye, işe, bir ziyaret için bir mahalleden bir mahalleye geçmek için bir işgalci askeri noktasından, bir Yahudi yerleşimci bölgesinden geçmek zorunda kalınıyor.
Halihazırda Filistin iki ana parçaya bölünmüştür: Kudüs’ün de içinde olduğu Batı Şeria ve Gazze…
Batı Şeria, (Arapça ed-Diffa el Garbiyya-Batı Yaka) Batı, kuzey ve güneyi işgal güçleri tarafından kuşatılmış; doğusunda ise Şeria nehri ve Lût Gölü ile çevrili bölgedir. Şeria Nehri’nin doğu tarafında Ürdün yer almaktadır.
Osmanlı’nın dağılarak tarih sahnesinden çekilmesiyle Filistin’de İngiliz mandası başladı. 1948’de siyonist işgal rejiminin kurulmasıyla Batı Şeria, Ürdün yönetiminde kaldı. 1967 yılında gerçekleşen, Altı Gün Savaşı'nda bölgeyi siyonist rejim işgal etti.
BMGK ve Uluslararası Adalet Divanı tarafından bu bölgenin israil işgali altında olduğu kabul edilmektedir.
Batı Şeria, sözde Filistin Devletinin kontrolündedir. Filistin yönetimi, ne yazık ki işgalcilerin bekçiliğini yapmaktan başka bir işe yaramamaktadır.
İşgal rejimi buraya istediği gibi girip çıkmakta, her türlü yıkım, esir etme, adam kaçırma, suikast ve katliamı yapmakta bir engel ile karşılaşmamaktadır. Bunun için izin alma ihtiyacı dahi hissetmemektedir.
İşgalci rejimin korkulu rüyası; burada da direnişin güçlenmesi ve ikinci bir Gazze olmasıdır. Bunun için her türlü baskı ve katliamı yapmaktadır.
Aksa Tufanı ile birlikte Batı Şeria’da da hareketlenmeler oldu. Çok ilkel silah ve patlayıcılarla işgal rejimine karşı destansı bir direniş sergileniyor.
Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te 7 Ekim 2023 Aksa Tufanı’ndan bu yana siyonistler tarafından gerçekleştirilen 960 saldırıda dörtte biri çocuk, 520'den fazla Filistinli şehit olurken, 5 bin 200 Filistinli de yaralandı.
Son haftalarda burada direnişin düzeyi artmaya başladı.
İşgal rejiminin ekipman ve asker kayıpları artmaya başladı. Bunun üzerine işgalci rejimin son 22 yılın en büyük askeri gücüyle havadan ve karadan direnişin kalesi olan Cenin, Tulkarim, Nablus, Tubas şehirlerine saldırdı.
Mahalle ve sokak aralarında mücahitler ile işgalciler arasında büyük çatışmalar yaşandı. Onlarca Filistinli şehit edildi, onlarcası yaralandı.
İşgal rejimi buldozer ve iş makinalarıyla şehirlerin cadde ve alt yapısının yüzde yetmişini tahrip etti.
Şehit ettiği Filistinlilerin na’şını teslim etmeyerek aileler üzerinde bir baskı ve şantaj aracı olarak kullanırken, hastanelere baskın yaparak buradan yaralıları kaçırmaktadır.
Filistin toprakları, farklı bölge ve kantonlara ayrılsa da doğusuyla-batısıyla, kara- nehir ve deniziyle, Gazze, Yafa, Hayfa, Ramallah ve Kudüs’üyle, bütün şehir ve köyleriyle bir bütündür.
Burada tek bir köy ve ev, işgal altında oldukça, tek bir işgalci kaldığı müddetçe direniş devam edecek…
İnşallah işgalcilerin ve onu destekleyen emperyalistlerin korkusu gerçek olacak.
Sadece Batı Şeria değil bütün ümmet coğrafyası Gazze’ye dönecek, Kudüs ve ümmet özgür olacaktır…