Malezya eski Devlet Başkanı Mahathir Muhammed, katıldığı bir televizyon programında malumun ilamı mahiyetinde bazı açıklamalarda bulundu.
‘2004 yılında Malezya, ABD’den 640 milyon dolar karşılığında 8 adet F-18 uçağı satın aldı.
Uçakları teslim aldıktan sonra, uçağın avantajlarını ve savaş yeteneklerini incelemek için uzmanlar, mühendisler ve teknisyenlerden oluşan bir ekip kurduk. Bu ekip, uçağın uçuş sırasında tüm bilgileri ABD'ye ilettiğini keşfetti. Üstelik uçağın işletim sistemleri ve otomatik pilot özelliği, ABD'deki bir üs tarafından kontrol edilebiliyordu; yani Malezyalı bir subayın tek bir düğme ile kontrolünü devralabileceği bir duruma izin verilmiyordu! Bu talep, uçakları üreten McDonnell Douglas şirketi tarafından reddedildi.
Sonuç olarak Malezya, bu uçakların sadece askeri gösteriler için uygun olduğunu ve ABD'nin onayı ve rızası olmadan hiçbir çatışmaya giremeyeceğini keşfetti…’
2 yıl önce Tayvan merkezli haber sitesi inf.news’te şu haber çıktı.
‘40 adet F-35 savaş uçağı satın alan Güney Kore’nin bu uçakları sadece kullanmak için bile olsa Amerika’dan her gün yeni şifre almaları gerektiğini iddia etti.
F-35’in işletim sistemi ve bilgisayarları, açılış sırasında bir şifre istiyor. Şifreyi ise her gün ABD’nin yeniden göndermesi gerekiyor.
Şayet uçağın silahlarını ve muharebe gereçlerini kullanmak istiyorsan o zaman ABD’nin 2. bir şifre daha göndermesi gerekiyor. Eğer ABD, şifreyi göndermezse, 80 milyon dolarlık uçağı ne uçurabiliyorsun ne de silahlarını kullanabiliyorsun.
F-35 satın alan ülkeler içerisinde bir tek israil, uçağa kendi yazılımını yükledi ve uçak üzerinde tamamen egemen oldu…’
1982 yılında Falkland Adaları yüzünden Arjantin ve İngiltere arasında savaş çıkar. İngiltere bölgeye savaş gemileri gönderir. Arjantin elindeki Fransız yapımı Exocet gemi savar füzeleriyle ilk etapta İngiltere’nin 2 savaş gemisini, ilerleyen günlerde 4 gemi, 2 fırkateyn, 1 yük gemisi ve 1 destroyerini batırır.
Sonraki günlerde ilginç bir durdum yaşanır. Atılan aynı füzeler artık hedefi vuramaz hale gelir. İngiltere, Arjantin’e karşı üstünlük sağlayarak savaşı kazanır.
Çünkü İngiltere, Fransa’dan füzelerin radar frekans kodlarını almıştır ve füzeler artık hedefi vuramaz hale gelir…
Bütün bunları niçin anlatıyorum.
Aksa Tufan’ının devam ettiği ve 3. Dünya Savaşının konuşulduğu, ülke ordularının kıyas yapıldığı bir ortamda silahların ‘yerlilik’ durumuna dikkat çekmektir.
Üretemediğin, bütün kodlarına ve yazılımlarına hâkim olamadığın silahların hiçbir kıymeti yoktur.
Bu silahları üreten emperyalistler, bu silahların kendilerine ve müttefiklerine karış kullanılmaması için tedbirlerini almıştır.
1967 Arap-israil Savaşı olarak kayıtlara geçen savaşta Mısır, Suriye, Ürdün’ü altı günde mat eden siyonist israil nasıl oluyor da 315 gündür küçücük Gazze ile baş edemiyor?
ABD ve diğer Batılı ülkelerden silah ve cephane yardımı olmadan savaşamayan siyonist israil gerçeği ortada dururken, nasıl oluyor da Gazze, dışardan tek bir kurşun almadan bu savaşı yürütebiliyor?
İşte, Gazze’deki İslami Direnişi ayakta tutan, düşmanı çaresiz bırakan da budur.
Direniş, kendi silahını kendisi üretiyor. Kimseye muhtaç değil ve diyet borcu yok.
En önemlisi de zihin ve beyinleri başkalarının işgali altında değil de yerli ve işgal altında değil. Kendi beyinleri ve kendi silahlarıyla mücadele ediyor.
Başarı için dünyanın en güçlü ordusu ve silah ekipmanlarına sahip olmak yetmiyor.
İlla ki yerli, kendi ürettiğin ve hâkim olduğun silahların yanında işgal edilmemiş zihin ve beyinlerin olması da olmazsa olmazdır…