Medeni Taş

Ne DEM Sizin Deminiz Ne de Devran

19.03.2024 01:00:00 / Medeni Taş

Bir kelam-ı kibardır büyüklerimizden bize miras; Üslûb-û beyan aynıyla insan.” Ne de güzel demişler. Daha yalın bir ifade ile “üslubun nasılsa sen osun.” Dilin neyi söylüyorsa o senin kimliğindir. Herkes kendine yakışanı söyler.

Seçimler yaklaşıyor. Oy kullanacak vatandaşların belki de dikkat etmesi gereken önemli bir husustur; oy vereceğiniz partiyi daha yakından tanımak istiyorsanız o parti yetkililerinin ağzından çıkan sözlere bakın. Sonra vicdanınız kime el veriyorsa yine oyunuzu ona verin. En hakikatli adalet terazisi, insanın kendi vicdanıdır. Bilincinde olanadır sözümüz; gayrısına yoktur lafımız.

Kimisinin heybesinde insaf ve adalet vardır. Azığı merhamettir, diline yansır: “Savaşa değil seçime gidiyoruz” der. Gönlünün güzelliği hoş sohbetine ve simasına yansır; Zekeriya Başkan gibi…

Kimisinin de sicili kabarıktır. Berbat suçlardan sabıkalı; gelmişi de geçmişi de kokuşuktur. Gönlü pis, suratı çirkindir. Ne anlayışı “Özgür’dür” ne de “Ümit” vaat eder. “DEM” bilmez devran bilmez, “Tülay” isminin aksine mutluluk getirmez…

Dün olduğu gibi bugün de birileri taşeronluk yaptıkları ağababalarından emir almışçasına “tehdit dilini” kullanıyorlar. Miting meydanlarında iflâh olmaz holiganları höykürdükçe onlar da gaza geliyorlar. Arsızlıkla çemkirdikçe çemkiriyorlar. Neymiş efendim: “HÜDA-PAR’ a izin vermeyeceklermiş.”

Kifayetsiz muhteris, kerameti kendinden menkul bu sözde eş başkanın etrafında aklı evvel hiç kimse yok mu? “Haddini bil be kadın!” demezler mi ona? Partiyi kapatma yetkiniz olmadığına göre yine geçmişte yaptığınız “izin vermeme yöntemleri”ne mi başvuracaksınız? Silahın gücü ile mi haklı sözü bastıracaksınız?

Eli kanlı bir çete oluşumu olan PKK, 90’lı yılların başından günümüze kadar; henüz Müslüman Kürt halkına yönelik yaptığı kanlı eylemlerin hesabını vermemişken utanmadan hâlâ konuşuyor musunuz?

Silvan’da, Cizre’de yaptığınız gibi ambargolarla sizden olmayanları aç bırakarak ölüme mi terk edeceksiniz?

Köyleri basıp; yaşlı, kadın, çocuk demeden yaptığınız katliamlara bir yenisini mi ekleyeceksiniz?

21 Ocak 1992 yılında ekmek tezgâhının önünde geçimini yaparken katlettiğiniz, Şehit Mehmet Salih Kavak gibi 70 yaşındaki yaşlılarımıza mı kıyacaksınız?

Yine aynı yıl Mardin`in Nusaybin ilçesinde, sırf camiye Kur’an dersine gittiği için, fitne kokan kahvehanelerinizde öz evladına karşı doldurduğunuz cani bir adamın eliyle, babasının silahından çıkan 8 kurşunla şehit ettiğiniz on dört yaşındaki gül yüzlümüz Şehit Ali Karakaş gibi çocukları öz babalarına mı vurduracaksınız?

 Yoksa 1992 yılı 26 Haziran’ında Diyarbakır’ın Silvan ilçesinin Susa Köyü Camisi’ni basıp; yatsı namazında kıyama duran on güzel mü’mini şehit ettip 5’ini yaraladığınız gibi camilerde katliamlar mı yapacaksınız?

Ya da yakın tarihimizde kameraların gözleri önünde, “6-8 Ekim Katliamı” diye kayıtlara geçen, bir kurban bayramında fakirlere kurban eti dağıtan, henüz on altısında olan cıvanımız Yasin’i ve arkadaşlarını vahşice katlettiğiniz gibi aynı vahşetleri mi sergileyeceksiniz?

Din bilmez, vicdan tanımaz; örf bilmez, insanlıktan utanmaz daha hangi katliamınızı sayalım?

Her şey bir tarafa da biri bu hadsizlere söylesin; ne dem sizin deminiz ne de devran... Bu da böyle biline…

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar