Medeni Taş

Hayatımda Sadece İki Gün Kitap Okumadım…

23.04.2024 01:00:31 / Medeni Taş

Bugün 23 Nisan; “Dünya Kitap Günü.” Kitaba dair bir şeyler söylemek gerekir. Hele kitap ve okumaya dair “hak getire” dediğimiz bu sıkıntılı zamanlarda…

Kitap ve insana dair meşhur bir serlevha vardır: “Her insan bir kitaptır. Okumasını bilene…” Eyvallah; doğru söze ne hacet... Bu kıymetli hakikatin yanına esaslı bir söz iliştirecek olursak sanırım o da şu olmalıdır: “Her kitap da bir insandır açmasını bilene…”

Bir babanın çocuklarına bırakabileceği en güzel mirastan biri de; sayfalarında notlar alınmış, altı çizilmiş kitaplardır. Yıllar önce merhum babamdan bize hatıra kalan ve yıllarca okuduğu bir Kur'an-ı Kerim'imiz vardı. İçinde eski takvim yapraklarına ve bazı yazılara denk gelince çok mutlu olurdum. Zamanın şartlarından dolayı; bana babamdan kitap miras kalmadı. Ne de çok isterdim… Düşünün ki yıllar önce babanızın hissiyatını ve fikrini paylaştığı kitaplarınız var. Onunla muhabbet dolu bir yolculuğa çıkarır adeta sizi. Ne güzel olurdu değil mi?

Kitaplar; kendilerine karşı vefasız olduğumuz harbi dostlardır. Kırılmazlar, gücenmezler, bırakıp gitmezler. Sizin onları açacağınız o güzel günün heyecanı ile bekleyen sadık dostlardır onlar. Birçok kimse, vefalı dostlar olan kitaplarla arası çok iyi olmasa da bu durumdan da rahatsızdır. Bu ilişkinin iyileştirilmesi ve verimli bir zemine oturtulması için naçizane birkaç tavsiyede bulunmak isterim.    

1) Kitap okumak için özel bir vakit ayırmak gerekir. Bu zaman dilimi gündelik programımızın en uygun zamanı olmalıdır. Yani gündelik programımıza uygun bir vakit olmalıdır. Birçok kimse farkında olmadan iyi bir şey yaptığını sanarak “boş zamanlarımda kitap okurum” der. Oysa kitap okuma meselesi boş ve kayıp zamanlara indirgenmeyecek kadar kıymetli bir aktivitedir.  

2) Kitap okumak için her ay düzenli bir bütçe ayırmak gerekir. Çocuklar harçlığından, öğrenciler bursundan, çalışanlar maaşından... “Bir kitap parası” olsa dahi… Az veya çok fark etmez... Zamanla okuyan kişinin kıymetli bir kütüphanesi oluşacaktır. Görüp mutlu olacağı; ileride çocuklarına miras bırakacağı çok kıymetli bir sermayenin sahibi olacaktır. Zira insan psikolojisi gördüğü, tuttuğu, taşıdığı her cisme meyyaldir. Kitap alma aktivitesi, kitap okumaya götüren hayırlı bir faaliyettir. Özellikle de bunu çocuklarımızla ve ilgilendiğimiz gençlerle muhakkak yapmamız gerekir.

3) Rastgele, her önüne gelen kitabı değil düzenli ve bilinçli bir okuma faaliyeti yapmak gerekir. Her kitap faydalı değildir; çünkü her kitap yazarının fikrini ve amacını yansıtır. “Faydasız ilimden de Allah'a sığınırım” nebevi düsturunca her kitap insana bir şey katmadığı gibi hatta zarar veren nice kitaplar da vardır. Bu hususta işin erbabına danışarak; faydalı ve aşamalı bir okuma listesi ile okuma serüvenine devam edilmelidir. Zira bülbül güle, karga çöplüğe götürür.”

4) Birlikte kitap okuyabileceğimiz ve tahlil yapabileceğimiz dostlar edinilmelidir. Birlikte yapılan işlerde hayır ve rahmet vardır. En çok vakit geçirdiğimiz dostlarımızla kitap kritik grupları oluşturup birlikte okumak; bu hususta bizlere önemli bir otokontrol mekanizması sağlar. Birlikte okunan ve tahlili yapılan kitaplar yalnız başına okunan kitaplardan çok daha kalıcı olur.

5) Her okuyucu, şartlarına göre “günlük asgari okuma sayfası” belirlemelidir. Zira okuma uzun soluklu ve sabır gerektiren bir süreçtir. Günlük sadece 20 dakika ayırarak okunan 10 sayfa; ayda ortalama iki kitaba tekabül eder. Ama şundan asla taviz verilmemelidir; ne yapıp edip belirlenmiş o sayfaları okumak gerekir.

Velhasıl; İbn-i Rüşd ne de güzel demiş: “Hayatımda sadece iki gün kitap okumadım: Evlendiğim gün ve babamın öldüğü gün…”

Haydi rastgele…

Diğer Yazıları

Tüm Yazıları

Diğer Yazarlar

Tüm Yazarlar