Vekâlet veya vekillik: Korumak, kifayet, sorumluluğunu yüklenmek, itimat, gözetmek, teslim, işi birisine vermek anlamlarına gelir. Istılahta ise: Bir kimsenin bizzat kendisinin de yapabileceği muamelattan olan bir işi yapması için bir başkasını yetkili kılması karşılığında kullanılan bir tabirdir. Mesela bir kimsenin bizzat kendisinin satabileceği bir malı satması için bir başkasını yetkili kılması bir vekâlettir. Mecellede bu akit: “Bir kimse işini başkasına tefviz etmek ve o işte onu kendi yerine ikame eylemektir” şeklinde tarif edilir.
Kendisine başkası tarafından bir işi yapması için yetki verilen kişiye vekil, bu yetkiyi veren kişiye müvekkil denir.
Vekâlet, bir kimsenin bizzat kendisinin yapabileceği her türlü muamele de caizdir. Yani kişi kendi yapabileceği meşru bir muamelede bir başkasını vekil tayin edebilir . Buna göre, alım-satım, havale, rehin, daman, kefalet, şirket, vedia, mudarebe, müzaraa, müsakat, icare, ceâle, karz, sulh, vasiyet, hibe, vakıf, sadaka, fesh, ibra, nikah, talak gibi konularda vekâlet caizdir.
Vekâlet: Müvekkilin, vekili kendi adına her türlü tasarrufta bulunabilmesi için yetkili kılmasıdır. Bu tür vekâlet çeşidinde, vekil, müvekkili adına muavazah olan tüm akitlerde bulunabilir, teberru cinsinden olan akitlerde bulunamaz.
Genel seçimlere gittiğimiz şu günlerde bize neredeyse her konuda vekâlet edecek, adımıza konuşacak, hakkımızı savunacak, adımıza kanun çıkaracak, çıkacak bir kanuna evet veya hayır diyecek vekilleri seçeceğiz.
Peki, seçeceğimiz bu vekilleri tanıyor muyuz? Bu vekiller bize vekâlet edecek salahiyete sahip mi? Benim düşünceme, anlayışıma, inancıma, örfüme ve geleneklerime uygun biri mi? Beni layıkıyla temsil edebilir mi?
Hür irademiz ile mi bu vekili seçiyoruz. Yoksa birilerinin zoruyla mı? Hatta birileri sandığın başına gitmemize bile müsaade mi etmiyor. Bizim adımıza; keyfine göre, menfaatine, düşüncesine uygun birine mi mührümüzü basıyor. Bizim adımıza o vekili seçiyor.
Seçeceğimiz vekil alenen sosyalist biri ise bu kişinin sosyalizme uygun anlayış ve kanunların peşinde koşacağı, sosyalizme uygun bir yaşam tarzı getireceği ve hatta Lenin ve Stalin gibi ideolojisini hâkim kılmak için her türlü zorbalığa başvuracağını biliyor muyuz? Üstelik bu savunduğu sosyalist anlayışın, uygulama alanı olan Rusya`da çöktüğünü ve başarılı olamadığını bile bile mi oyumuzu veriyoruz. Yoksa bunlardan hiç birinden haberimiz yok, sadece “ben Kürd veya Türküm desin yeter” ben oyumu veririm mi diyoruz?
Seçtiğimiz, seçeceğimiz vekil, maazallah bir eşcinselse ve LGBTİ hakları peşindeyse yine bile bile oyumuzu bu kişiye verir miyiz? Bu kişinin tüm söylem ve beyanatlarında LGBTİ`lilerin hakkını savunduğunu gerçekten bildiğiniz halde yine de bu şahsa oyunuzu verir misiniz?
Doğrusu çoğu kişinin oy`unun getirdiği yükümlülüğü bildiğini zannetmiyorum.
Ticaretimizde birisini yerimize vekil tayin ettiğimizde hiç araştırmadan, soruşturmadan tayin eder miyiz? Adamın dinimize, inancımıza düşman olduğunu bile bile, al benim yerime dilediğin şekilde ticaret yapabilirsin der miyiz?
Çoğu insan sosyalizmin ne olduğunu bilmiyor. İmamın biri “sosyalizm de İslam`dır” diyordu. Bence bu, imamın okuduğu ilimden hiç bir şey anlamadığını gösterir. İmam böyle ise, cemaati nasıl olur varın siz düşünün. Bir dönem camilerde diyanetten izinsiz Kur`an dersi veriyorlar diye yüzlerce imam akidesi bozuk diye görevden atıldı. Hala da bu imamlar göreve alınmış değil. Asıl akidesi bozuk olanlar, imam olduğu halde sosyalist ve komünist olanlardır. Bir imam asla komünist veya sosyalist olamaz. Çünkü sosyalizm veya komünizm birer ideolojidir. Ve Komünizme göre din afyondur.
İslam davetçilerinin, sosyalizm tehlikesini bu halka çok iyi anlatması lazım. Çünkü sosyalizm öyle bir beladır ki insanlarda ne din bırakır. Ne de namus.
Allah bize sosyalist tehlikeye karşı bilinçlenmek ve korunmak nasip etsin. Amin.