Ne diyorsunuz Müslüman gruplar olarak biz de barışamaz mıyız?
Birbirlerine kanlı bıçaklı düşman olan siyasi çevrelerin barış çalışmalarını dikkatle izliyoruz.
Her halde sizler de izliyorsunuz şu olup bitenleri, aklımızın ucundan bile geçmeyen, dile getirilmesi dahi düşünülemeyen şeyler gerçekleşiyor.
Varlıklarını birbirlerine düşmanlık üzerine kuran, bir anlamda o yüzden var olanlar, “Siz kimsiniz” diye sorulduğunda ancak “Biz falanların düşmanlarıyız” diye tarif edebilenler şimdilerde barışmayı tercih etmişler.
İzlediğiniz gibi bugün Türkiye bu anlamda yapılan ziyaret ve buluşmalarla çalkalanıyor, ekranların bir numaralı tartışma konusu bu.
Bu ziyaretleri ve neticesinde alınacak kararları eleştirenlerden veya destekleyenlerden ziyade, benim içimi yakan bir konu var;
Aralarında bunca ihtilaf olmasına rağmen hatta birbirlerinden yüz seksen derece farklı çevrelerin bir araya gelebilmelerine rağmen aynı Allah’a, aynı Kitaba, aynı Peygambere iman eden ve aynı Kıbleye yönelen Müslüman gurupların bu kadarcık olsun bir şey yapamamaları doğrusu bizim içimizi yakıyor.
Ne diyorsunuz, biz de barışamaz mıyız, biz de bu işe bir yerlerden başlayarak en azından birbirimizi tekfir etmekten, birbirlerimizi sapıklıkla itham etmekten vaz geçemez miyiz?
Bugün siyasi çevrelerin üst düzey yöneticilerinin ziyaretleriyle başladığı gibi İslami çevrelerin de aynı şekilde ağzına bakılan, sözü dinlenen büyüklerinin birbirlerini ziyaret etmeleri ve bu ziyaretlerle yetinmemeleri, daha güzel adımlar atmaları gerekmez mi?
Bu işin içinde cemaatlerin önde gelenlerinin olmasında ısrarcıyız. Çünkü bölünmelerde, fırkalaşmalarda onların rolü inkar edilemez.
Acilen başlamasını istediğimiz bu ziyaretler elbette ilk etapta ideal anlamda vahdeti sağlamayabilir ama keskin düşmanlıkların törpüleneceğine yakinen inanıyoruz hatta tecrübeyle sabit olduğunu biliyoruz.
Lütfen hiç kimse bunu uzak görmesin ve Müslümanları ümitsizliğe düşürmesin.
Bu duygularla herkese selam ve dualarla!