Osmanlı döneminde Türklerde, Kürtlerde İslam’ın simgelerindendi. Kürtler ve Türklerle birlikte yaşayan Nasturiler, Keldaniler, Rumlar ve Ermenilerin hafıza belleklerinde Kürtler ve Türkler Müslümanlıkla eşdeğer görülüyordu. Hatta bu kavimlerin içerisinden bir şahıs Müslüman olduğunda Kürtlere yakınsa “Kürt oldu” Türklere yakınsa “Türk oldu” deniliyordu. Yani o dönmede Müslümanlık, Kürtler ve Türklerle özdeşleşmişti. Bulundukları topraklarda İslam’ın şiarı ve sancaktarlığının simgeleriydi. Onlarla birlikte yaşayan gayri Müslimlerin gözünde İslam’ın temsilcileri olarak kabul ediliyorlardı.

Zaman içerisinde Müslümanlık bağları o kadar güçlenmişti ki Kürt ve Türklerin ortak değerleri kendilerini iç içe geçirmiş ve İslam’ın kardeşlik rolü, onları bir parça haline getirmiştir. Birbirleriyle yaşama formülü gelenekselleşmiş ve İslam’ın kardeşlik hukuku üzerine bina edilmiştir.

Fakat cumhuriyetin kuruluşuyla bu birlikteliğin tohumları Kemalizm tarafından baltalanmıştır. Lakin Kemalizm’in zihin dünyasında Türklük her şey, Kürtlük de hiçbir şeydir. Jakoben bir anlayışla İslam üzerine bina edilen kardeşliğe dinamit koymuştur.

Kemalizm, bu ülkeye büyük zarar vermekle birlikte Kürt ve Türklerin arasına düşmanlık tohumunu ektiler. Yaptığı uygulamalarla Kürtleri hep ötekileştirdiler. Bu ötekileşmeyle birlikte PKK gibi bir terör örgütünü palazlandırdılar. Kemalizm’in zulmünden kaçan Kürtler, Apoizmin kucağında başka bir zulme uğradı. Yani Kürtler arasında PKK, Kemalizm’in Kürt versiyonu olarak işlev gördü. Kemalizm’de olduğu gibi Apoizim’de Kürtlerin inancına ve geleneklerine düşmanlık edildi ve hala ediliyor. Türk’ü ve Kürd’ü bir arada tutan aziz İslam’ın değerleri her iki tarafında hedefindedir.

Gelinen noktada, “Terörsüz Türküye” konusu çokça konuşuluyor. Bu naralar içerisinde her iki taraftan da Kürt haklarıyla ilgili hiçbir şey konuşulmuyor. Sadece silah bırakma üzerine kurulu bir çözümden söz ediliyor. Elbette ki silah bırakmak en iyi karardır. Örgütün kendini feshetmesi, aklı ve vicdanı olan herkesin desteğini alıyor. Fakat bu kararla birlikte her iki tarafça “Kürt haklarının” konuşulmaması bir şeylerin ıskalandığını gösteriyor. Silah bırakılır veya bırakılmaz ayrı bir konu, Kürt haklarının verilmesi ayrı bir konudur. Silah bırakılsa dahi Kürtlerin haklarının yok olduğu anlamına gelmez.

Sonuç olarak; Terörsüz bir Türkiye ve huzurun olmasını istiyorsanız bunun tek bir sağlam yolu vardır. Tarihte olduğu gibi Türk ve Kürtleri bir arada tutacak yegâne güç olan İslami değerlerdir. Lakin İslam, insanlar arasında kardeşlik hukukunu temin ediyor. Bu hukuk içerisinde Türk’e ne varsa Kürd’e de aynı hak vardır. Bu ülkeyi gerçek kardeşlik zemininde bir araya getirecek yegâne güç İslam kardeşliğidir. İslam kardeşliğinin sağlayacağı adalet ve hukuk anlayışı, sağlam bir birlikteliği temin edecek ve hakların çiğnenmesine fırsat vermeyecek. Fitne ve fesadı ortadan kaldıracaktır. Ancak bu şekilde Kemalizm ve Apoizm’in Türk ve Kürt halkına kaybettirdikleri telafi edilebilir.