• DOLAR 32.208
  • EURO 34.801
  • ALTIN 2429.296
  • ...
Kurban, Allah’a Ulaşan Takvadır
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 
Rana Çeçen / Nisanur Dergisi
 
“Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.” (Kevser / 2)

Sözlükte “yaklaşmak, Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şey” anlamına gelen kurban, dinî bir terim olarak, “ibadet maksadıyla belirli bir vakitte belirli şartları taşıyan hayvanı usulünce boğazlamak, ya da bu şekilde boğazlanan hayvan” demektir. Arapça’da bu şekilde kesilen hayvana udhiyye denilir. (TDV, İlmihal)

Kurban ilk insanla var olan bir ibadettir. Tarih boyunca her toplum ve dinde de var olmuştur.

“Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık. İşte sizin ilahınız bir tek ilahtır. Şu halde yalnız ona teslim olun. Alçak gönüllüleri müjdele” (Hac / 34) ayeti kerimesi de bunu açıkça belirtmiştir.

Dinimizdeki kurban ise Hicri 2. yılda emredilen ve Hz. İbrahim (AS)’den gelen bir sünnettir. Bunu sahabe-i kiramın; “Ya Resulallah şu bayramda kesilen kurban nedir?” Diye sormaları üzerine efendimiz; “Babanız İbrahim’in sünnetidir” buyurarak açıklamıştır. Sahabenin; “Peki kurbanda bizim için ne sevap vardır?” Sorusuna karşılık da “Her kıla ve yüne karşılık bir hasene vardır (bir hasene en az on sevaptır)” buyurmuştur. (İbni Mace)

Kurban mal ile yapılan bir ibadettir. Her ibadette olduğu gibi bunda da asıl olan Allah’ın emrini yerine getirip sevaba nail olmaktır. Hanefi mezhebinde vacip, Şafii de ise kuvvetli sünnet olan bu ibadetin ferdi ve toplumsal birçok faydası vardır. Çalışıp kazandığı malını yalnızca Allah rızası için feda edip, muhtaç olan kişileri faydalandırmak ruhi mutluluk sağlar.

“Kendilerine ait birtakım yararlara tanık olsunlar. Kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar. İşte bunlardan yiyin, sıkıntı içindeki fakiri de doyurun” (Hac / 28) ayeti kerimesi de kurbana ancak kesen kişinin ulaşacağı faydaları ve etinden fakirleri yararlandırmak gerektiğini açıklar.

Resulallah (SAV) kurban ve fazileti ile ilgi olarak; “Kişi, Allah katında, Kurban Bayramı’nda kurban kesmekten daha sevimli bir amel işlememiştir. Zira o kurban, kıyamet gününde, boynuzları, kılları, tırnakları ile gelecektir. Kurbandan akan kanın damlası yere düşmeden, Allah katındaki bir mekâna düşer. Gönülleriniz, kurban kesmeniz sebebiyle hoş olsun.” (Tirmizi)

“Kim imkânı olduğu halde kurban kesmezse bizim mescidimize yaklaşmasın” (İbni Mace) buyurarak imkânı olan Müslümanın bunu yerine getirmek için gayret göstermesini ve bundaki kazancını açıklamıştır.

Kurban Bayramı Zilhicce ayının 10, 11, 12 ve 13. günleridir. Sevgili Peygamberimiz hicretten sonra Medinelilerin iki bayramı olduğunu öğrenince “Allah sizin için o iki günü, daha hayırlı iki günle Ramazan ve Kurban bayramıyla değiştirmiştir” (Ebu Davut) buyurmuşlardır. Ramazan ayı ruhumuzun huzura kavuştuğu bir aydı. Bedenle yapılan bir ibadet olan oruçtan sonra Rabbimizin hediyesi olan Ramazan Bayramı o huzurla kutlandı. Kurban Bayramı ise, mal ile yapılan bir ibadeti yerine getirmekle malın asıl sahibine şükrün ifadesidir.

Nisap miktarı (80.18 gr. altın) mala sahip olan, akıllı, ergenliğe ulaşmış ve mukim olan Müslüman’ın kurbanını Kurban Bayramı günlerinde kesmesi dini bir vecibedir. Bu günler ise, Hanefi Mezhebine göre, Kurban Bayramı’nın ilk üç günü yani Zilhicce ayının 10, 11 ve 12. günleri, bayram namazının kılınmasından 3. günün akşamına kadarki süredir. Şafii’de ise 4. günü güneş batana kadardır. Kurban kesim işlemine bayram namazı kılındıktan sonra başlanılmalıdır. Sevgili Peygamberimiz bu hususu şöyle dile getirmektedir:

“Bu günümüzde bizim için ilk yapılacak şey namaz kılmaktır. Ondan sonra evlerimize dönüp kurban kesmek olacaktır. Her kim (böyle) yaparsa sünnetimize uygun iş görmüş olur.” (Buhari)

Kurban Bayramı günü bayram namazı kılınmadan önce kesilen hayvanların kurban olarak kabul edilmediği ve bayram namazından sonra yeni bir kurban kesilmesinin gerektiği unutulmamalıdır.

Kurban kesilirken amaç, Allah’ın emrini yerine getirmek olmalıdır. İster tek başına isterse de ortaklarla kesilen kurbanda niyet ibadet olmalıdır. Aksi halde kesilen kurbanın et tüketmek dışında bir faydası olmayacaktır. Kurban ibadetini yerine getirirken aklımızda bulunması gereken en önemli husus, Yüce Rabbimizin rızası olmalıdır. Çünkü ibadetlerimizin makbul olmasının temel şartı Allah rızasıdır. Yapmış olduğumuz ibadetin dünya ve ahiret faydası için temel şart, niyetin halis bir halde tutulmasıdır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:

“Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat ona sizin takvanız ulaşır. Böylece onları sizin hizmetinize verdi ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız. İyilik edenleri müjdele.” (Hac / 37)

Kurbanların kesim işleminde her hususta titiz davranılmalıdır. Hayvan, kesim yerine incitilmeden götürülmeli, kendisine zarar vermeden yere yatırılmalı ve özellikle kesim işleminde keskin bir bıçak kullanılmalıdır. Hz. Peygamber (SAV), bu hususta şu uyarıyı yapmaktadır.

“Kesecek olursanız kesmeyi iyi yapın. Bıçağın ağzını bileyin. Hayvana (zahmet vermeyin) rahat ettirin.” (Kütübu Sitte)

Kurban, kıbleye doğru yatırılmalı ve kesilmeden önce kurban sahibi biliyorsa;

“De ki: Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamım da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir” (En’am / 162) ayetini okumalıdır.

Ayet okunduktan sonra “Bismillâhi Allah-u Ekber” denilerek ve tekbirler getirilerek kurban kesilmelidir. Çünkü Allah’ın ismi anılmadan kesilen hayvanlar Yüce Rabbimiz tarafından bizlere haram kılınmıştır.

Enes b. Mâlik (RA)’ten rivayet edildiğine göre; “Resulullah, boynuzlu ve alaca renkli iki koçu kendi eliyle keserek kurban etti. Besmele...
 
 

Bu haberler de ilginizi çekebilir