• DOLAR 32.301
  • EURO 34.787
  • ALTIN 2454.973
  • ...
Kur`an`i Tesettür, Nefsani Örtünme
Google News'te Doğruhaber'e abone olun. 

Günümüzde bazı başörtülü (başörtülü ama tesettürden uzak) kız ve kadınlar var ki, ‘’keşke o başörtüsünü takmasaydılar’’ diye insanın içinden bir temenni geçiyor. Denilebilir ki, bir Müslüman nasıl oluyor da birilerine ‘’keşke başörtüsü takmasaydılar’’ diyebilir.

Sitemim başörtüsü takıp hakkını veremeyen bayanlara.. Başını kapatıp kot pantolon veya diğer tür pantolon giyen, dar bluz giyen, oje sürüp makyaj yapan, kısa ve hele de mini etek giyen bayanlara böyle diyesim geliyor. Birde ‘’sevgili’’ adı altında el ele tutuşanlar ve yabancı erkeklerle tokalaşanlar, ayakkabılarının sesini insanlara duyuracak kadar ses çıkaranlar ve yürürken şakalaşanlarla erkeklerle konuşurken cilve yapanlar.

Tesettürün Şekli Ayetlerle Bildirilmiştir
Bu gibi hareketleri yapan kadın ve kızların İslam’ın tesettür konusunda istenilen emrini tam anlamadıklarını ve hatta Kur’an-ı Kerim ve Hadis-i şeriflerin özünü çiğneyerek şeytanın vesvesesine ve ‘’Kalbim Temiz’’ saçmalığına aldandıklarını söyleyebiliriz. Demli ve tam koyu bir gaflet hali…

Yüce Rabbimiz örtünme ile ilgili Ayet-i Kerimelerinde şöyle buyurur: "Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mü`minlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle. Bu onların tanınıp, kendilerine sarkıntılık edilmemesi için daha uygundur. Allah çok bağışlayan ve çok merhamet edendir." (33/Ahzâb; 59)

“Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (Yüz ve el gibi) görünen kısımlar müstesna, ziynet (yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Ziynetlerini kocalarından yahut babalarından yahut kocalarının babalarından yahut oğullarından yahut üvey oğullarından yahut erkek kardeşlerinden yahut erkek kardeşlerinin oğullarından yahut kız kardeşlerinin oğullarından yahut Müslüman kadınlardan yahut sahip oldukları kölelerden yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri ziynetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!” (Nur Suresi, 31)

"... Eğer (Allah`tan) korkuyorsanız, (yabancı erkeklere karşı) çekici bir eda ile konuşmayın; sonra kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılır..." (33/Ahzâb, 32)

Ayette geçen ‘ziynet’ kelimesi, kadını geçici olarak güzel gösteren saç, makyaj, parfüm, takı, mücevherat ve elbise gibi şeylere işaret ettiğinden, hanımların yabancı erkeklere karşı bu ziynetlerini gizlemesi emredilmektedir.

CENNETE GİREMEZ, KOKUSUNU ALAMAZLAR
Peygamber Efendimiz de hadislerinde şöyle buyurmaktadır: "Cehennemliklerden iki sınıf vardır ki, ben onları görmedim (ileride görülecektir).

Birincisi; yanlarında bulunan öküz kuyruğu gibi kırbaçlarla halkı (haksız yere) kırbaçlayan (zalim) kimselerdir.

İkincisi ise giyinmiş çıplaklardır (kalçasını oynatan, salınarak yürüyen, ince elbise giydikleri için göğüsleri kolları ve boyunları açık olan) kadınlardır. Bunların başları salınan deve hörgücü gibi kadınlardır. Bunlar cennete giremezler, onun (cennetin) kokusunu da alamazlar; hâlbuki onun kokusu (500 yıllık) mesafelerin ötesinden alınır." (Müslim, Libas 125, Hadis no: 2128)

"Ümmetimin son dönemlerinde giyimli fakat çıplak bir takım kadınlar olacak, bunların başlarının üstü deve hörgücü gibi bulunacaktır. Bunları lanetleyin, çünkü onlar lanetlenmişlerdir." Başka bir rivayette; "onlar cennete giremez ve cennetin kokusunu bile bulamazlar" ilavesi vardır. (Müslim, Libas, 125, Cennet, 52; Ahmed b. Hanbel, II, 223, 356, 440)

"Resulullah (sav) hafif bir elbise giyip tamamen vücut hatlarını örtmeyen elbiseler giyen kadınlara ‘’Onlar adı örtülü ama gerçekten çıplaktırlar’’ buyurmuştur.” (Suyuti, Tenvîru`l-Havâlif, c. 3, s.103)

Yazımızda yer verdiğimiz hadislerde bir şekilde kınanan ve Cennetin kokusundan mahrum kalacak bu örtülü çıplaklar kimlerdir? Bunlar İslam’ın koyduğu ölçülere uymayan, yani ince, dar ve uzuvları gösteren elbiseler giyen ya da vücudunda örtmesi gereken yerleri örtmeyen kadınlardır. Kadınların bu şekilde giyinmesi, küçük günahlardan olsaydı, elbette Peygamberimizin mübarek ağzından bu derece ağır şekilde ‘’lanetle anılıp’’ tehdit edilmezlerdi. Peygamberimiz S.A.V.’in hadisinde yer alan ‘teberrüc’ ifadesini kimi âlimlerimiz ‘giyinik çıplaklık’, ‘başörtülü açıklık’, ‘örtülü çıplaklık’, ‘tesettürsüz örtü’, ‘Teşhircilik’ gibi ifadelerle Türkçeleştirmeye çalışmışlardır. Yine, Peygamberimiz gösteriş ve şöhret için giyinenleri şu hadisleriyle uyarmaktadır: "Kim dünyada şöhret için elbise giyerse, Allah ona kıyamet gününde zillet elbisesi giydirir. Sonra da onu cehennemin alevli ateşlerinde yakar." (Ebû Dâvûd, Libas 5, h. No: 4029, 4030).

‘Şöhret elbisesi’nden maksat, başkalarına cazip görünmek ve fors(lu görünüp caka) satmak için giyilen elbisedir. (Şevkânî, Neylü`l-Evtâr, c. 2, s. 94)

İbnü`l-Esir ise ‘şöhret elbisesi’nden maksat, insanların arasında göz alıcı elbiseler giyerek büyüklük taslamak, kibirli tavra bürünmektir, diye belirtir. Başka bir hadis-i şerifte Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: "Kim (dünyada, dikkatleri üzerine çeken) şöhret elbisesi giyerse, Allah, alçaltacağı gün alçaltıncaya kadar, o kimseden yüz çevirir (rahmet nazarıyla bakmaz)." (Kütübi Sitte Tercüme ve Şerhi, İ. Canan, c. 17, s. 465)

SAKINILMASI GEREKEN DAVRANIŞLAR:
YukarIdaki Ayet ve Hadislerden yola çıkarak şunu söyleyebiliriz ki, İslâm’a göre; ince ve dar elbise giymek, cinsel organları, göğüsleri ve vücudu belirginleştirici elbiseler giymek, göze batar renkte elbiseler giymek, bacakları öne çıkarıcı etek giymek, makyajlı olarak namahremlerinin huzuruna çıkmak, başkalarının hissedeceği kadar parfümlenmek, süs eşyalarını şıngırdatarak ve kırıtarak caddelerden geçmek, fantezi çorap giymek, ayakkabıları yere vurup dikkat çekerek yürümek, erkeklerle kırıtarak konuşmak, gibi hareketlerin hepsi (yabancı erkeklere karşı) mümin kadınlara yasaklanmış ‘teberrüc’ hareketleridir.

Teberrüc’ten korunmayan kadınlarla İslâmî bir cemiyet kurulamayacağı için de ilk İslâm toplumunu oluştururken Allah`ın Resulü s.a.v., Mü’mine kadınlardan teberrüc yapmayacaklarına dair bey’at (kesin söz) alırdı. Gerçekten de sahabe hanımları da takva üzere örtünürlerdi. Çünkü Müslüman hanımın örtüsü, takvasının bir işaretidir.

Bir Ayet-i Kerime’de bu husus şöyle açıklanır:
"Ey Âdemoğulları! Size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Takva elbisesi (takva ile kuşanıp donanmak) ise daha hayırlıdır. İşte bunlar, Allah`ın ayetlerindendir. Belki düşünüp öğüt alırlar (diye onları indirdi)." (7/A`râf, 26)

‘Mümine Hanımın Zırhıdır O…’
Daha hayırlı olan ‘takvâ elbisesi’ nedir? Takvâ (din örtüsü) ile kişi, kendini korumaya, dinî hayatına zarar verecek şeylerden sakınmaya çalışır.
O örtü ile korunur, o örtü ile temiz fıtratını savunur, o örtü ile edep dışı işlerden kendini muhafaza eder.
O örtü onun için zırh gibidir, sağlam bir kale gibidir, çevresinde onu tehlikelerden saklayan nöbetçiler gibidir. İşte takva elbisesi budur.
İnsanın ruhunu giydiren ve doyuran elbise. İnsanın manevi dünyasını kollayan, yüzünü kızartacak bütün yanlış hareketlerden koruyan manevi bir giysi, bir örtünüş ve davranış biçimi. Mü’min’in onuruna, kişiliğine, inancı, ahlâkı ve namusuna zarar verecek davranışlardan onu koruyan bir giysidir takva elbisesi.

Tesettür; hanımlar için Allah`ın emirlerine uygun olarak örtünme demektir, iman alâmetidir, İslâm şiarıdır. Ruhumuz gibi vücudumuz üzerinde de Allah`ın hâkimiyetini kabul edişin belgesi olan bir ibadettir tesettür. Bilinçli ve takva üzere örtünen Müslüman hanımlar elbisesi ile başkalarına şu mesajı verirler:
"Ben vücudumu sergilemem, ben dişiliğimle değil, kişiliğimle toplumda yer alıyorum. Ben ziynetlerimi ortaya koyarak hem kendimi hem de başka erkekleri günaha sokmak istemiyorum.” Şeklinde kibarca mesaj verir. Ne yazık ki günümüzde hanımlarımızın gerçek tesettürden uzaklaştırılıp, yoz bir giyiniklik anlayışına götürülmek istendiğini görmekteyiz. Bunun değişik sebepleri vardır. “Başta şeytan, nefis, moda, tesettür defileleri, kötü arkadaş, çevreye kendini kabul ettirme, beğenilme arzusu gibi hususlar gözümüze çarpmaktadır. Hakiki iman sahibi Müslüman Hanım, örtüsünü Allah rızası için üzerine alır. O Allah’tan başkasına, beğenisine ya da kınamasına aldırış etmez. O’nun amacı takvaya ulaşmaktır.

Şöyle bir soru gelebilir? Peki, hanımlar güzel bir kıyafet giymeyecek mi?
Modaya uymayacak diye de kadınlar için `güzel giyinmesinler` demek istemiyoruz. Tabiî ki tesettürlü giyim, bakanları tiksindirecek, hoşuna gitmeyecek tarzda olmamalıdır. Zaten Müslüman Hanım için eşinin ve derecesine göre diğer mahremlerinin yanında onu sınırlayan ve yasaklayan bir hüküm yok. Ama önemli olan sokakta yabancı erkeklerin dikkatini çekecek, cinselliği öne çıkarıcı, vücut hatlarını belli edici kıyafet olmamasına dikkat etmek gerekir.

Lütfen Hanımlar, Tesettür ve örtünmek önemlidir. Ama nasıl bir örtünme?
Kastettiğimiz de Kur’an ve Sünnet’in ruhuna, takvaya uygun olan bir Tesettür ve örtünmedir. Yoksa; giyinik olduğu halde çıplakları aratmayan ve başörtülü olduğu halde Tesettürden uzak olanlar değil…
Rabbimizin rahmet ve bereketi üzerinize ve üzerimize olsun.
Fi Emanillah Dua edin ve Dua ile kalın Wesselam

ŞAHABETTİN ER - DOĞRUHABER

 

Bu haberler de ilginizi çekebilir