Dünyanın tamamı uyutulmuştu. Sağımızda, solumuzda, önümüzde, arkamızda bin bir türlü maskeyle dolaşan bizden sandığımız ülkeler, kurumlar, partiler, yapılar, adamlar, liderler ve önderler vardı. Hepsinin maskesini tek tek düşürdünüz be tarihin en büyük mucizesi. Hainleri, işbirlikçileri, menfaatçileri, korkakları, devşirmeleri tek tek ifşa ettiniz. Kirli ilişkileri, sahte dostlukları, tek tek açığa çıkardınız. Safları o kadar netleştirdiniz ki artık sokaktaki çocuklar bile sözünün ve gözünün güzelliğine bakmadan ameline göre kimin dost kimin riyâkar olduğunu bir çırpıda söyleyiveriyor. Vahyin gölgesinde münafıklar bile bu kadar açık değillerken deyin hele size bu mucize nasıl bahşedildi Gazze'nin mazlum çocukları. Artık kimse, cübbesine, sakalına, kravatına, sözüne, basınına, parasına, rolüne, oyununa bakmıyor adamın. Tüm kılıkları, makamları, payeleri çöp ettiniz çöp. Artık adamın ameline bakıyorlar; varsa adamdır değilse yalandır.

İnsanlık tarihi böylesi bir mucizeyi asla görmemiştir. Küçücük Gazze'nin özgür; dünyanın tamamının ise esarette olduğunu hangi mucize ile açığa çıkardınız ey esmer tenli çocuklar. Elbette İspanya, Venezuela, Küba, Yemen, İran, Lübnan gibi birkaç yüreklinin sizin yüreğinizdeki yeri başkadır biliyorum.

Bir maskeli Ebu Ubeyde dünyanın tüm maskelerini düşürürken bir tek uyanık olarak dünyanın tüm uyuyanlarını uyandırmaya yettiniz de arttınız bile ey mucizenin çocukları. Arapları uyandırdınız, Kürtleri uyandırdınız, Türkleri uyandırdınız, Hristiyanları uyandırdınız, Doğuyu uyandırdınız, Batıyı uyandırdınız. Tüm halkları uyandırdınız. Tahtlar sallanmaya başlandı. Taht sahipleri sizi hangi hile ile bertaraf edeceğinin korku ve telaşı ile sabahlıyor. Başınıza ördükleri hain çorabı, yola döşedikleri her barış tuzağını hangi yetenek ve güç ile başlarına geçiriyorsunuz söyleyin Allah aşkına aç ve yalın ayaklı çocuklar. Silahsız, sahipsiz, aç, susuz, dostsuz, basınsız, yayınsız, reklamsız, radyosuz, televizyonsuz nasıl başardın bu sihri ey Musa'nın(as) asası. İnsan hayalini de aşan yapay zeka destekli en sofistike silahları ve istihbarat yeteneğini nasıl da işlemez, çalışmaz hale getirdiniz ey Talut'un çocukları.

Tarihte eşi benzeri olmayan destansı bir direnişi bir halk olarak yok olma pahasına verdiniz. Allah da elbet bu peygamberlere ancak nasip olan sebatınızı bereketlendirdi de bereketlendirdi. Zira tarihte yaşanmış ne kadar acı, çile, dert, keder, açlık, sefalet, envai çeşit ölüm, yalnızlık, çaresizlik, sahipsizlik, dostsuzluk, evsizlik, barksızlık varsa siz hepsini iki yıldır kesintisiz yaşadınız. Kaç peygambere kaç çile verilmişse siz hepsini tek lahzada yaşadınız. Kaç kahramanlık ve yiğitlik varsa tarihe dair siz hepsini aslanlar gibi bize yaşattınız. İşte bu sebepten ve ilahi lütuftur ki size tarihin tüm mucizeleri bahşedildi ey tarihin en büyük mucizesinin çocukları.

Evet belki de yok olacaksınız, belki de yeryüzünde bir yeriniz yurdunuz da olmayacak. Ama sizler İslam'a, Müslümanlara ve tarihe belki de bin yıl yetecek kadar direniş hikayesi miras bıraktınız ey tarihin özü ve nüvesi Kassam’ın çocukları. Kaç Bedir, kaç Hendek, kaç Kerbela yazdınız biliyor musunuz? Kaç Hamza kaç Ali kaç Hüseyin bahşettiniz bize haberiniz var mı? Belki de artık yeni dünyanın yeni hikâyelere ve yeni kahramanlara ihtiyacı vardı. Ve emin olun artık bundan böyle anneler, Heniyye'yi, Sinvar’ı, Ebu Ubeyde'yi, Muhammed Dayf'ı anlatarak büyütecek çocuklarını.

Vallahi bu apaçık bir mucizeler silsilesidir. Öyle bir miras bıraktınız ki ümmete dünyanın altınının tamamını sarf etseydik elde edemezdik. Peygamberlere bahşedilen mucizelerin tamamına tek başınıza kavuştunuz ey peygamberlerin has varisleri.