Bazı dostlar, eleştiride bulunuyorlar, PKK ile DEM ile ve türevleri ile ne alıp veremediğiniz var? Eleştirmekten vazgeçin onları… Bakın barış istiyorlar, barış içinde yaşamak istiyorlar, artık hoşgörü kültürü hâkim olsun.
Gerçekten böyle bir şey mümkün mü? Dinden bahsedilince, dindarların adı geçince kırmızı görmüş boğaya dönen bu Kürt Kemalistler gerçekten dindarlara tahammül edebilecekler mi? Dine, dindarlara, dini ve ahlaki değerlere düşmanlıktan vazgeçebilecekler mi? Tahammül ve hoşgörü kültürünü benimseyebilecekler mi? Tüm düşmanlıklarına, iftiralarına, saldırgan tutumlarına, iğrenç algılarına rağmen Kürt halkının huzuru için, kardeşlik atmosferinin inşası için onlara barış ve dostluk elini uzatan dindarlara küçümseyen bakışlarla, dudaklarını bükerek sırtlarını dönmekten vazgeçebilecekler mi?
Geçtiğimiz birkaç gün içinde bültenlere, sosyal medya ortamına düşen haber ve görüntüler bu umudun pek de gerçekleşmeyeceğini, söz konusu çevrenin, ideolojik bağnazlığı Kürt halkının huzur ve barışına tercih edeceğini gösterdi.
Diyarbakır, Batman ve bölgenin diğer birkaç yerinde Peygamber Sevdalıları Vakfı’nın düzenlediği hayat namazla güzeldir etkinliğini büyük bir suç ve kabahat gibi gören DEM Milletvekilleri, soruşturma açılması talebiyle Meclis’te soru önergesi verdiler. Yani onlara göre çocukları namaza teşvik etmek, namaz etkinlikleri düzenlemek toplumun huzur ve barışına, ülke güvenliğine bir tehdit.
Yine sosyal medyaya düşen başka bir görüntüde PKK’nin Suriye kolu olan PYD’nin kontrolündeki Suriye Kürdistan’ında bir grup genç kız dans ederek üzerlerindeki çarşafları çıkarıp fırlatıyorlar. Çarşafın, tesettürün kadını köleleştirdiğini, özgürlüğünü ellerinden aldığını kendilerince ilan edip hayasızca soyunmanın, erkeklerin gözleri önünde müstehcen tavırlarla dans etmenin özgürlük olduğunu kabul ettirmeye çalışıyorlar.
Ne yazık ki bunların kafa yapısı 1930’lu, 40’lı yılların Kemalistlerinin kafa yapısıyla aynı… Dine, dindarlara, ahlaka, namaza, dini değerlere, hoşgörü ve tahammül kültürüne düşmanlık yapmaktan vazgeçmiyorlar. Tek tip anlayış ve yaşamı dayatmakta ısrar ediyorlar. 1930'ların, 40'ların Kemalistlerinden farkları yok.
Onlara göre hayat namazla güzeldir etkinliğinde bir araya gelip namaz kılan çocukların etkinliği suç, gericilik, siyasi eylem ama eşcinsellerin yürüyüş ve gösterileri hak ve özgürlük talebi...
Bunlar Kürt halkına asla barış ve huzur getiremezler. 40 yıldır kan, gözyaşı ve kaostan başka bir şey getirmedikleri gibi… Onların derdi Kürt halkının dili, gelenekleri, medeniyeti, tarihsel kültürü değil, Batılı yaşam tarzını dayatmak. Batının ne kadar sapkın ideolojisi varsa onu sahipleniyor ve gençliğe dayatıyorlar. Kemalist rejimin seksen yıllık tüm çabasına rağmen başaramadığını bunlar otuz yılda başardılar. Kürtlük adına ne varsa yok ettiler. İffet, ahlak, dindarlık, cömertlik, saygı, cesaret, kadirşinaslık, ne varsa yok ettiler. Kürt halkını bozmak için adeta rejimle yarışıyorlar.
Bunların hâkim olduğu yerlerde değişen ne olacak? Kürt halkına ne tür bir katkıları olacak? Kürt’ün, Kürtlüğün umurlarında olmadığı, Kürt dili ve edebiyatını umursamadıkları ortaya çıktı. Siyonistlere duydukları sempati ve sevginin yüzde birini bile Kürt kardeşlerinden esirgiyorlar. Onlara göre Yahudi’nin Siyonist’i, Kürdün dindarından çok daha üstün, ehven ve dostluğa layık…
Marks’a, Lenin’e, Darwin’e duydukları hayranlığı Melayê Cezerî’den, Ehmedê Xanî’den, Feqiyê Teyran’dan esirgeyen bu sahte Kürt yurtseverlerinin Kürt’e, Kürt halkına barış, huzur, mutluluk getireceğine inananları anlamakta gerçekten zorlanıyorum.