Başıboşluk, denetimsizlik, fırsatçılık had safhada. Her tarafta, kamu kurumlarında, özel sektörlerde çürümüşlük var. Gücü elinde bulunduran kim varsa onun üzerinden çıkarını korumak ya da daha da artırmak için kurnaz tüccar konumuna oturmuş. Bir yerlerde işlerin yanlış gittiğini iddia ederken, kendisine toz kondurmuyor.

3 ya da 4 yıl önce yılda 1 yapılan zam furyası 6 aya düşürüldü, sonra 3 aya düşürüldü. Son bir yılda bazı kalemlerde haftalığa, bazen de günlüğe düşürüldü desek abartı olmaz. Hatta bu iş trajikomik bir şekilde "etiket değiştirecek eleman aranıyor" noktasına kadar getirildi. 1 ay önce ceza kesilen zincir marketleri de faturayı halka kestiler. Özellikle bazı temel ürünlerde zam yaparak kesilen cezaların kat kat fazlasını çıkardılar desek abartı olmaz. Son 10 yılda ahtapot gibi ülkenin her tarafına yayılan zincir marketler, sülük gibi küçük işletmelerin gelirini de adeta emip iş yapamaz hale getirdiler. Birçok tedarik kaleminde de yerinde alarak bir nevi piyasayı elinde tutarak istediği gibi fiyat belirleme yoluna gittiler. Bu büyük sorun sadece zincir marketlerin açtığı yara değildir.

Yağ bir süreliğine piyasada yüksek fiyata kademe kademe geldi. Şeker krizi de bir kaç gün önce zam yapılması ile bazı büyük tedarikçileri tarafından tekrar piyasaya sürüldü. Un konusunda büyük bir kriz kapıda. Nerdeyse 2 ya da 3 katı zamlanarak halka sıkıntı verecek boyuta geldi. Süt ve süt ürünlerinde de zam yapılması konusunda bazı ciddi söylemler var. Karaborsacılık, stokçuluk, kısa günün geliri olarak ne elde edebilirim düşüncesi bazı dirençli kişilere de tatlı geldi.

Peki kamu kurumları ne durumda. Oralarda her şey tıkırında ve düzgün mü gidiyor. Maalesef çürümenin, denetimsizliğin büyüğü orada. Torpil, adam kayırma, ihalede usulsüzlük, gider kaleminde usulsüzlük, fahiş zamlar kamu kurumlarına taalluk ediyor. Hatta özel sektörü istediği gibi evirip çeviren, fiyatlarda keyfine göre hareket eden, ürünleri piyasadan çekip zamlanmasını sağlayarak büyük dünyalık kazanç elde edenler, cesareti denetimlerin yeteri kadar caydırıcı olmamasından alıyor.

Ara sıra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kullandığı stokçuların, fahiş fiyat uygulayanların "tepelerine, tepelerine" bineceğiz söylemi toplumdaki sorunlara neşter vuramamıştır. Denetim ve inceleme ekipleri fırsatçılığın önüne geçme ya da fiyatları indirme konusunda başarılı olamamıştır.

Vatandaş mağdur olduğu konuda hükümete çağrıda bulunup sorunun çözümü noktasında dert yakınıyor.

Mesela;

-Fahiş fiyatlara nasıl engel olunacak?
-Tarladan vatandaşa ulaşan ürün nasıl daha uygun fiyata alınacak?
-Karaborsacılık, stokçuluk nasıl engellenecek?
-Gaz, benzin, mazot nasıl ucuzlayacak?
-Elektrik firmaları vatandaşın sırtına fazladan binmeyi ne zaman bırakacak?
-Hakkı olmadığı halde torpille kamuya girenin hesabı kime sorulacak?
-Hakimin verdiği yanlış kararın cezası ne zaman hakime kesilecek?
-İçinde bulunduğu konumun emanet olduğunu unutup har vurup, harman savuranı kim durduracak?

En önemlisi denetleyenleri kim denetleyecek?

Allah ile toprak ile bağını koparan nüfuz sahibi kaymak takımına hesap günü olduğunu kim hatırlatacak?

Ayhan Erkmen(Konuk yazar)