“Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.” (Kamer Suresi 1)

Ayın yarılması çok büyük bir olay. Diğer bütün hususlarda olduğu gibi, ana gövde olan vasat, sahih itikad gereği bunun Peygamber (sav)’in açık bir mucizesi olduğuna inanırız ve ötesini çok da kurcalamaya gerek görmeyiz. Bu yazıda da zaten, “bu hususta şu şöyle demiş, bu böyle yorumlamış” demeyeceğiz.

Yalnız geçen ki yazımızda Gazze ile dünyanın yarıldığı şeklindeki mecazın bir devamı niteliğinde yukarıdaki Ayet-i Kerime’nin kapısına gelmiş olduk.

Bazı tefsirler, bu mucize ile ilgili rivayetleri anlattıktan sonra işârî ve felsefi denebilecek ortak kanaatler de belirtmişler.

Ne gibi?

Araplar, açığa çıkan bir iş için “ay yarıldı” deyimini de kullanmışlar. Ama şiirlerde ay, yalnızca mahbubun cemali için değil, liderlik ve sosyal düzenin remzi olarak da verildiğinden, “ayın yarılması, kıyamete yakın siyasi dönüşümlerin, değişimlerin çok büyük bir ivme kazanarak artacağı anlamına da gelir” denmiş.

Merhum Şehid Seyyid Kutub da aynı Bediüzzaman rh gibi önce bu mucizenin sabit oluşu hakkında sahabe nakillerini verir ve ardından Allah-ü Teala’nın, insanoğlunu ibret ve tefekkür için Ay’a bakmaya çağırdığını da söyler.

Ay deyince husuf, kusüf, denizlerdeki med cezir olayı veya ibadetlerin de onunla alâkalı kılındığı zaman ölçüsü gelir.

Ancak Dünya’nın dönüşünü yavaşlatan Ay’ın çekim etkisini veya Dünya’nın 23,5°’lik eksen eğikliğini sabit tutan Ay’ın kütle çekimini pek hatırlamayız. Halbuki bunlar olmazsa dünyanın dengesi diye bir şey kalmaz. O zaman, aniden sendeleyen birinin “aay” diye bağırması da basit bir dil refleksi değil..

Evet ol Habibin(sav) mübarek bir parmak işaretiyle ay da yarılır, yıldızlar da gökler de. Bunda tereddüt yok. Belki asıl bu mucizenin hangi sırra binaen kıyametin yaklaşmasına atfedildiği üzerinde durulmalı.

“Ay çizildi” demiyor, “işaretlendi” gibi hafif bir tabirle de değil “ikiye ayrıldı, bölündü, dağıldı” manalarına gelen “inşikak etti” diyor. Öyle ki, kıyamette göğün yarılacağını haber veren ayetlerde de aynı kelime geçer. Şaakk diye çatlayıp yarılma çağına girdiniz der gibi..

Şimdi bu uzun astronomi ve tefsir notundan asıl mevzuya gelelim.

Gazze için kalbi ölmemiş, vicdanı kurumamış, ruhu sönmemiş, aklı körelmemiş herkes kendi hacmine, kütlesine, ağırlığına bakmadan yakın uzak demeden tabloya müdahalenin neresinde bulunabilirim derdinde.

Sanki her insaf ehli şöyle diyor: “Bu bozuk düzen böyle gidemez, terazinin doğru tartması için Ay değil Jüpiter yarılacaksa kaldırırız parmağımızı yararız ortasından.”

Boykotla dokunuşları devam ediyor. Mitinglerle, protestolarla, erişemeseler de bu duvarın yıkılması umuduyla sarsmaları devam ediyorlar.

Ve kelime olarak direniş anlamına gelen “Sumud” filosuyla da şimdi yeni bir yarma harekatındalar.

Ay inşikak ettiyse, örümcek yuvalarının ne haddine ki parça parça olup savrulmasınlar. İstedikleri kadar kendilerini Kamerden daha sağlam görsünler.

Zaten daha işin başında “Demir Kubbe” filan deyip şımararak kendilerini tam güvende zannettiklerinde de o zırhları inşikak edip yarılmadı mı?

İki bin kilometre ötedeki İran, aradaki nice “meteor” yağmuruna rağmen bunların yüzünü fena çizmedi mi?

Ve yaklaşık 3500 kilometre uzaktaki Yemen bile attığı füzelerle bunların lanetli karizmalarını yırtıp atmadı mı?

“De ki: “Hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl, yok olmaya mahkûmdur.”” (İsra 81)

“Deki: Ey kafirler, yenileceksiniz ve toplanıp cehenneme sürüleceksiniz" (Ali İmran 12)

Neden?

Çünkü Ay yarıldı Ay. Siz mi yarılmayacaksınız?