• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

Bazı rivayetlere göre Putin'in “Aklımın yarısı” dediği, siyaset dünyasında ‘Putin’in akıl hocası' olarak bilinen, yaşayan en ünlü Rus stratejist ve düşünür Aleksandr Dugin, bayramlık ağzını açarak büyük laflara imza attı!
Siyaset bilimci ve milliyetçi görüşleriyle tanınan strateji uzmanı Dugin, Kremlin ve Rus ordusuyla yakın ilişkisi olan biri.

Rus Parlamentosu Duma’nın başkanı Gennady Seleznyov’un ve Birleşik Rusya adlı partinin yöneticilerinden Sergey Narişkin’in danışmanlığını yapan Dugin özellikle yazdığı ‘Rus Jeopolitiği’ isimli kitabıyla akıllara kazınmış.

Rusların Brzezinski’si ya da Kissinger’i olma yolunda yürüyen Dugin, kitabında ‘Büyük Rusya’nın yeniden nasıl inşa edileceğini ve cesur liderliğe olan ihtiyacı” ele alır

 Normalde soğukkanlı açıklamalarıyla tanınan Dugin, Ukrayna işgaliyle birlikte en üst perdeden konuşmaya başladı.

Dugin, El Cezire’ye verdiği demeçte bu işgale ‘jeostratejik’ zorunluluk çerçevesinde bakarak önemli bir yorum yapıyor.

"Bu askeri operasyon bizim için varlık yokluk meselesi. Ya var olacağız ya da yok olacağız. Şu anda her şey sallantıda duruyor. Yenilgi ihtimalini düşünmüyoruz. Çünkü bu olamaz. Olursa Putin, Rusya ve bildiğim kadarıyla dünya da olmayacak” diyor

Yani tabir-i amiyane ile “Benden sonrası kıyamet!”

İlginç olan Putin’in de bu ifadeleri kullanmış olmasıdır.

Putin yaptığı açıklamada “İçinde Rusya yoksa neden böyle bir dünyaya ihtiyacımız var?" demişti.

Hatta iş o kadar ileriye gitti ki Dugin ve Putin’den sonra, Rus Ortodoks Patriği Kirill,  Rusya’nın askeri harekatını destekler nitelikte açıklama ile "Fiziksel değil, metafizik anlamı olan bir mücadeleye girdik" diyerek bu savaşa bir kutsiyet atfediyordu.

Bu açıklamalardan öyle anlaşılıyor ki; Rus derin aklı, Batı Dünyası’nın Rusya’yı bölmeye odaklandığına inanmış.

Satranç oyunundaki tüm hamlelerini buna göre yapıyorlar.

Ukrayna işgaline karar vermelerinin altında yatan sebep, NATO’nun genişlemesi ve Rusya içindeki ayrılıkçıların desteklenmesi olarak gösteriliyor.

Soros’un ‘Açık Toplum Vakıfları’ eliyle sürdürülen ‘Rusya’yı parçalama’ gayretlerine de başka bi yönden bakmakta fayda var.

Önceleri Rothschild’lerin daha sonra ise Rockefeller Ailesinin elemanı olarak öne çıkan Küreselcilerin ‘Çok Amaçlı Kullanılan’ bu elemanı ne ilginçtir ki bir süredir Rusya’yı karıştırmanın peşinde.

Daha ilginci, aynı Soros’un birkaç ay önce Çin’i hedef göstermesiydi.

Soros, Küresel Sermaye’nin Çin’i terk edeceğini ilan ediyor gibi gözüküyordu.

Dünya basını bir süre bunu konuştu, ya da bununla oyalandı.

Sonra aniden savaş oklarını Rusya’ya çevirdi Soros.

Akabinde, Yahudi Zelenski Rusya ile olan gerginliği daha da artırmak için elinden geleni yaptı.

Öyle ki Ruslar “Biz Ukrayna’yı almazsak Rusya’yı kaybederiz” düşüncesine saplanıp kaldılar.

Aynen Ukrayna’da saplanıp kaldıkları gibi.

Şimdi tüm taşları yan yana dizdiğimizde çok farklı bir tablo çıkıyor ortaya.

Sanki birileri (yani Küreselciler) ABD’nin ve topyekûn Batı Bloğunun dikkatlerini ısrarla bir kez daha Rusya’ya yoğunlaştırıyor.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Çin’i büyütüp GÜÇ haline getiren Silikon Vadisi ile Wall Street sermayedarları ne hikmetse bir süre daha Çin’in belaya bulaşmaması için uğraşıyorlar.

Rusya-Ukrayna Savaşı neticesinde eğer dünya Dugin ve Putin’in deyimiyle Nükleer bir savaşa sürüklenmeyip kısa bir süre sonra tatlıya bağlanırsa ortaya ilginç bir görüntü çıkacak gibi görünüyor.

İki kesim de ciddi bir hasar görmüş olacak ve İkinci Dünya Savaşı’nda İngiltere ile Fransa’nın zafer kazanmalarına rağmen usulca kenara çekilerek meydanı ABD ve Rusya’ya bıraktıkları gibi bu kez ABD ve Rusya, meydanı Çin’e mi bırakacaklar.

Tabii ABD’nin bu geçiş sürecini kabul etmeyeceği de aşikar...