• DOLAR 34.486
  • EURO 36.38
  • ALTIN 2958.84
  • ...

Bolşevik Devrimi’ni yapan ve SSCB’yi kuran Lenin’in, İsviçre’den trenle yola çıkararak Rusya’ya gönderenler oldum olası tartışıldı.

Aynı şey Çin’in Mao’su için de geçerli. Mao da, Wall Street’in sermayedarları tarafından donatılıp Çin’e gönderilmemiş miydi?

Sonraki süreçte hem Çin hem de Rusya’da hızlı bir şekilde aynı (Küreselci Sermayenin) ürettiği yüksek teknoloji kullanıldı.

Hatta öyle ki; bu iki ülkenin büyük güç haline gelmelerinde kullandıkları iletişim ve savunma teknolojilerinin Küreselcilerin sahip olduğu M.I.T ve Silikon Vadisi’nde üretilen teknolojinin aynısı olduğu itiraf edildi.

46 yıl süren Soğuk Savaş’a rağmen bu teknolojinin transferi gizli bir şekilde devam etti.

Nihayette Çin ve Rusya her daim ABD’ye karşı yani Batı Bloğu’na karşı alternatif iki ideoloji , iki güç, iki yeni yönetim olarak hazırda tutuldu.

Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’ya saldırmasıyla başlayan süreçte Batı Bloğu topyekun bir şekilde Rusya’ya yaptırımlar uygularken bu kervana ilginç bir şekilde Küresel Sermayenin sahip olduğu büyük kuruluşlar da katılmaya başladı.

Meta(Facebook) ve Twitter, “Putin’e ölüm” sloganının sosyal medyada kullanılmasına izin verdi.

Facebook, yayınlara erişimi engellerken Twitter, Rus devlet medya hesaplarından gelen tüm tweet’leri etiketleyeceğini belirtti.

Google, Rusya’nın hava harekatı yapacağı yerleri mesaj olarak Ukraynalılara ileteceğini belirtti.

Facebook, Twitter ve YouTube’un yasaklarından sonra Tik Tok da Rusya yayınlarını askıya aldı.

 Elon Musk, Ukraynalılar için Starlink terminallerini uydu interneti sistemini çatışma bölgelerinde kullansınlar diye yönlendirdi.

Kısacası petrol şirketlerinden, enerji kuruluşlarına, iletişim teknolojilerinden uydu firmalarına kadar, büyük gıda firmalarından, araba firmalarına ve uluslararası kredi kartlarına...kadar neredeyse tüm kuruluşlar bu yaptırım kararına katıldı.

Olayın burası hayli ilginç.

Çünkü Rusya’yı bugünlere getiren AKIL, Rusya’yı ekonomik olarak çökertmeyi göze alıyor.

Anlaşılan o ki yeni bir projeye imza atılıyor.

Asıl sorulması gereken Rusya’nın yaptırımlar karşısındaki tavrı ve dayanıklılığı ne olacak konusudur.

Bundan da ötesi; Rusya’da olası ekonomik iflas veya BORSA’nın ÇÖKÜŞÜ sonrası hisse değerleri ayağa düşerse teknoloji ve savunma şirketleri satışa çıkacak mı?

Satışa çıktı diyelim bunları kim(ler) alacak?

Bu sahne Baron Rothschild’in, Waterloo Savaşı’nın sonlarında ‘İngiltere yenildi’ söylentisi çıkararak çöken İngiltere Borsası’nda yüklü hisse alımında bulunmasını hatırlatıyor.

İş buradayken şunu da sormak gerekir; Sahi Çin’li şirketler kimin ya da kimlerin adına Rusya Borsası’nı gözetliyorlar?

Ayrıca, Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın dinmesiyle Batı Bloğunun yaptırım ve savaş okları tamamıyla Çin’e ve Asya Pasifik dengelerine yönelecektir.

Asya Pasifik bölgesinde yaşanacak gelişmelere göre bir dizaynın sözkonusu olduğu söylense belki abartı gibi gelecek ama Küresel Sermaye sahiplerinin yaptıkları hazırlıklara bakıldığında ufukta bunun görüldüğü söylenebilir.

-Suriye’de Hol Kampı Üzerinden Yeni Bir Oyun!

Rusya’nın Ukrayna’ya yoğunlaşmasının bir yansıması da Suriye’de kendini gösteriyor.

Lavrov’un “Suriye’den 16 bin savaşçı geldi!’ yönündeki söylemlerinden sonra Suriye İslam Meclisi’nden yapılan açıklamada "Suriye'nin özgür halkı, haysiyetli ve onurludur. Bir caninin yanında durmaz. Paralı asker olmayı da kabul etmez." Denilerek tepki gösterildi.

Suriye’den götürülenlerin Baas Rejimine bağlı Şebbihalar olduğu söyleniyor.

İlginç olan Baas Rejiminin kendini korumaktan acizken Rusya için savaşmak üzere Ukrayna’ya asker göndermesidir.

Bu doğruysa kısa bir süre sonra Suriye’de dengelerin yeniden değiştiğine şahid olacağız.

Bu bağlamda son günlerde DEAŞ’in, yaklaşık 65 bin kişinin kaldığı Hol Kampı’nı ele geçirmeye çalıştığıyla ilgili haberlerin servis edilmesi de ilginç. Sanki pilav yeniden ısıtılıyor...

Görülen o ki Doğu Avrupa’da yaşanan kriz bir an önce bitmezse “Useful İdot – Kullanışlı Aptal” kıvamındaki örgütler ve yapılar eliyle  Kafkaslar’dan Balkanlar’a oradan İç Avrupa ve Ortadoğu’ya dalga dalga yayılarak tüm Dünya’yı etkisi altına alacaktır.