• DOLAR 34.944
  • EURO 36.745
  • ALTIN 2979.98
  • ...

-Filistin’li Gençleri Kim(ler) Kaçırıyor?

Filistin Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan bir açıklamada; ‘Bu ayın başından bu yana Türkiye'de 4'ü İstanbul'da olmak üzere 6 vatandaşın gizemli bir şekilde kaybolduğu..’ belirtiliyor.

Bu Filistinliler sıradan kişiler olmayınca insanın aklına Mossad geliyor haliyle.

Gündeme gelen ilk olay (3 Hafta önce) Konya Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi son sınıf öğrencisi Filistinli Muhammed’in siyah bir minübüsten çıkan birileri tarafından kaçırılmasıydı.

Salhab'ın yakın arkadaşları, Filistinli gencin Cuma namazına gittiği esnada siyah bir minibüsten inen kişilerce zorla alıkonularak kaçırıldığını söylüyor.

Haberin basında ilgi görmesi ise bir haftayı anca buluyor.

Basın ve kamuoyu oldukça ilgisiz.

Sanki böyle bir olay hiç yaşanmamış gibi.

Filistinli Muhammed ve onun gibi kaçırılan (şimdilik sayılarının 6 olduğu bilinen) Filistinliler, bu ülkeyi emniyetli bildikleri için yerleşmişler.

Bir dönem Sn. Erdoğan’ın meydanlardan hararetle “Bu ülkede operasyon yapamazsınız!” diyerek uyarı verdiği İstihbarat Örgütleri ne yazık ki istedikleri gibi operasyon yapar hale gelmişler.

Türkiye seçimlere hazırlanırken bir taraftan Kürt Meselesi yüksek voltaj ile tekrar servis ediliyor bir yandan İdlib’te sıcak günler yaşanıyor.

Bu sisli havada bir taraftan Rusya, kendi muhaliflerine yani Kafkas kökenli Müslüman liderlere suikastler düzenliyor, diğer taraftan ise Siyonist İşgal Rejiminin karanlık suikast şebekesi tehdit olarak gördüğü Filistinlileri Beyaz Toros yerine Siyah Minibüslerle kaçırıyor.

Mucib-i merak birkaç ilginç olan nokta var;

Öncelikle neden devletten hiç bir kurum bu kaçırmalar hakkında yorum yapmıyor?

Kaçırılan kişilerin nitelikleri nedir ki onlar için özel operasyonlar düzenleniyor?

Kaçırmaların arkasında Mossad mı var?

Mossad varsa ve bu ülkede bu denli rahat cirit atıyorsa MİT ne yapıyor?

MİT’in onayı mı söz konusu? Yoksa ciddi bir acizlik mi var?

Türkiye’de kaç İstihbarat Örgütünün kaç elemanı var? Tahmini rakamların bile ürkütücü olduğu varsayılırsa bu kadar istihbaratçının neye hazırlandığı merak edilmiyor mu?

Kaçırılan Filistinlilerin akıbeti ile ilgilenen var mı?

 

Erdoğan’nın Taliban’la İlgili İlginç Kadın Yorumu!

C.B Erdoğan, BM’in 76. Genel Kurul görüşmeleri için bulunduğu New York'ta Amerikan CBS televizyon kanalına önemli bir mülakatta bulundu.

"Face the Nation" programı sunucusu Margaret Brennan’ın;

"Taliban şu an sadece erkek çocuklarının okula gitmesine izin veriyor, kızlara müsaade etmiyor. Kamu kurumlarındaki kadınlara işe gelmemelerini söylediler. Taliban gelişim göstermiş gibi durmuyor. Böyle bir hükümetle çalışır mısınız?" sorusuna, Erdoğan’ın;

"Türkiye’nin bu konuda özellikle kadına bakışı bellidir. Bizde kadın hayatın her yerinde vardır. Eğitimde, sağlıkta, adalette, yargıda vardır, hayatın her yerinde vardır. Kendi ülkemizde bu böyle olduğuna göre, Afganistan’da biz niçin farklı bir şey düşünelim? Orada da aynı şekilde kadının hayatın her yerinde olmasını arzu ederiz. Kadınlar buralarda aktif rol alır hale geldiği anda, onlara eğitim, sağlık, adalet, emniyet, her noktada biz Afganistan'a da bu desteği veririz. Bunların eğitimlerine de ayrıca ülkemizde fırsat sağlarız." Yanıtı üzerine sunucu;

"Mevcut durumda Taliban'la çalışmak istemiyorsunuz gibi görünüyor" ifadesini kullanıyor.

Artık sunucu Türkiye’nin Taliban’la iyi ilişkiler kurmasını istemediğinden midir, Türkiye’deki yoğun SEKÜLER yaşam tarzının ve Laik Kemalist Zihniyetin böyle bir ilişkiye olanak sağlamayacağını düşündüğünden midir bilinmez ama Erdoğan’ın ‘Kadın’ ile ilgili yorumunu ciddi bir ‘UYUMSUZLUK’ olarak algılamış.

Kısacası;

Dünyadan bakınca ilginç bir şekilde Türkiye’nin durduğu yer ‘Batı Blok’unun yamacı olarak görünüyor.

Taliban ile ilgili Türkiye’den art arda yapılan açıklamalar da iki ülke ve halkları arasındaki yaşam tarzının yansımasını gösteriyor.

Mülakatın en ilginç noktalarından biri de ‘Afgan kadınlarının eğitimleri için C.B Erdoğan’ın Türkiye’de eğitim görebileceklerini” söylemesidir.

Türkiye’de mutasyonun mutasyonunu geçirmiş yaşam tarzı ve İstanbul Sözleşmesi’nin Gölgesi sayılan 6284 sayılı yasanın hüküm sürdüğü Eğitim-Adalet süzgecinden geçecek Afgan Kadınının kendi ülkesine ne götüreceği merak konusudur doğrusu!